Durumu toparlamaya çalışıyor ama nafile. ABD ve İngiltere gezileri fiyaskoyla sonuçlandı. Daha da önemlisi, kendi tabanından müthiş tepki aldı.
Masanın diğer ortakları tek bir olumlu cümle kuramadı. (Hani içlerinden biri çıkıp da; "By Kemal 8 saat ışınlanabiliyor, süper aday olur", "iyi hamburger yiyor maşallah" ya da "İngiltere'den temiz para bulur inşallah" dedi mi?.. Hayır.)
Masada kimin ne yaptığı belli değil. Ama kavga sadece masada kalmadı. CHP medyasına da sıçradı.
Geçen gün Serkan Fıçıcı; "Kılıçdaroğlu'nu desteklemek imkansızlaşıyor" demişti.
Çok doğru bir tespit. By Kemal'in aday olmak için yanıp tutuştuğunu bilmelerine rağmen aday olmaması için çabalıyor CHP medyası.
Fiyaskoyla sonuçlanan yurtdışı gezileri, başörtüsü meselesini gündeme taşıması, ısrarla ülkeye narko devlet iftirasında bulunması gibi meselelerde CHP'yi savunamadılar. Serkan Fıçıcı'nın dediği gibi; desteklemek imkansızlaştı. Hani tuvalet terliği bile olsa savunabilirsin. Koyarsın bir yere, öylece durur, hiçbir zararı olmaz!..
CHP medyasında bir kesim de (masa dağılmasın diye) çaktırmadan By Kemal'e giydiriyor.
Anlayacağınız 6'lı masa ve medyasında işler sarpa sardı.
Seçim yaklaştıkça Ekrem'cilerle Kemal'ciler kavgası büyüyor. Mansur'cular dış kulvardan atak halinde.
Tarafsız CHP medyası da cadı kazanı gibi.
Sözcü; "İBB'nin Levent'teki arsa satışında sürpriz isimler!" başlığı ile bir haber yaparak İmamoğlu'nu sorgulamıştı.