Tarih, aslında geçmezmiş. Malazgirt, sanki dün gibiydi o gece. İstanbul yeniden fethedildi. Ankara tekrar savunuldu o gece. Çanakkale geçilemedi. O gece yaşadık.
Vatan, sadece üzerinde yaşanan toprak değilmiş. Uğruna ölünen topraktır da aynı zamanda.
Üzerinde çoluğunla çocuğunla, 'benim' diyerek, gururla yaşadığın, onurla taşıdığın topraktır. 'Ev kira ama memleket bizim' diyen Anadoluluların toprağıdır. O gece gördük.
Millet, sadece ortak geçmişe sahip ve ortak gelecek ülküsüyle bir arada yaşayan insanlar topluluğu değilmiş.
Birbirinin selâmeti için ölen insanlar topluluğu demekmiş. Birbiri için kan veren, can veren insanların birliğiymiş. O gece bildik.
FETÖ'cülerin şehit ettiği 251 kardeşimize, binlerce Gazimize minnet yükümüzü ömür boyu sırtlayacağız.
Köprüde sabaha kadar halka kurşun sıkan, kurşun sıkanlarla birlikte duran 39 askeri beraat ettiren mahkemelere de FETÖ'cüler bizim naaşlarımızı sürükleyerek sokağa atarken, dirilerine tek-tip kıyafet bile giydiremeyen bürokrasiye de, kendi yakını- ortağı- tanıdığı için makamını kullanarak zalimleri özgür bırakan aşağılıklara da itirazımız sürecek. Muzaffer Milletimizin hakkını vermeyene burada da Hak Divanı'nda da hesap soracağız.
Darbeye tiyatro diyenleri, 'güvenli ev'lerinde çay-kahve içenleri, Türk milletine koyun diyen, "Ben yapsam, ilk Erdoğan'ı öldürürdüm" diyen Batı medyasını da unutmayacağız.
Bu Millet, kanıyla canıyla bir Zafer Destanı yazdı.
Unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız!