Cevabı baştan vereyim: Yüzleşmedik ve helalleşmedik. Üstelik bahsettiğim yüzleşme, mahkeme salonlarında izi sürülecek bir hesaplaşma bile değil. Örneğin darbenin mağduru olan herkese "mağdur edebiyatı yapma" diyen hâlen geniş bir kesim varsa, yüzleşmedik ve helalleşmedik.
Dönemin medyasının önde gelen tetikçi iki kalemi var mesela. Birisi manşetlerini direkt Genelkurmay'a tahsis etmişti; diğeri de sokakta başörtülü avına çıkmaya söz verip, başörtülülere "fahişe" diyebilmişti. Bu iki isim hâlen bu konuda pişmanlık bile dile getirmeden el üstünde tutulabiliyorsa, bilinsin ki yüzleşmedik ve helalleşmedik.
Dün önemli bir yazar bile Ecevit için "Nezaketiyle göz doldururdu" yazabiliyorsa, yüzleşmedik....