1 Kasım'da, Ak Parti'nin kazandığı büyük zafer ve HDP'nin
yaşadığı büyük hezimet sonrası HDP içinde de özeleştiri süreci
başlamıştı. HDP'nin salt "Seni başkan yaptırmayacağız" sloganıyla
kendisini kısıtlayıp, dar bir Erdoğan karşıtlığına kilitlemesini
eleştiren HDP yönetiminde de tabanında da geniş bir kitlenin olduğu
herkesin malumu.
Nitekim bu eleştiriler üzerine, HDP sözcüsü Ayhan Bilgen, 5
Kasım'da, yeni anayasa sürecinde başkanlık sistemi dahil tüm
modelleri tartışmaya hazır olduklarını ifade etmişti. Yine HDP'li
vekil Dengir Mir Mehmet Fırat da, ABD'deki modele benzer bir
başkanlık sistemini destekleyebileceklerini söylemişti. Ardından,
bir diğer HDP'li vekil Celal Doğan ise, "Başkanlık sistemi,
demokrasinin içinde bir sistem. Buna itirazım yok ama nasıl bir
başkanlık isteniyor bunun tartışılması gerekir" demişti.
HDP lideri Demirtaş da bu özeleştiri sürecinin aktörlerinden
biriydi. Demirtaş, 20 Kasım'da, Ankara'da, 40 farklı ülkenin
büyükelçi ve yabancı misyon şefleriyle bir araya gelmişti. Üç
saatten fazla süren o toplantıda, yabancılar Demirtaş'ın başkanlık
sistemine nasıl baktığını sordular. (Yabancı ülke temsilcilerinin
Türkiye'nin yönetim modeli tartışmasına ilgisini ayrıca not
edelim.) Demirtaş'ın da, "Başkanlık sistemi tartışılır, buna karşı
değiliz.
Karşı olduğumuz tek adamlıktır" cevabını verdiği basına yansıdı ve
HDP tarafından yalanlanmadı.