CHP'li bazı isimlerin sanırım Atatürk'ün arkasına saklanıp da
temize çekmediği skandalı kalmadı.
Karısını döven anchor'dan tutun da parti içindeki taciz-tecavüz
vakalarına; yolsuzluklardan HDP ile ittifaklarına...
En son İBB'nin düzenlediği bir konserde "Öcalan'a özgürlük"
isteyen bir sanatçının konseri vesilesiyle bir grup dijital yayıncı
bir hafta boyunca CHP'lilere bunun neden kötü olduğunu anlatmaya
çalıştı da fayda etmedi. Tehditler edildi, kimlikler ifşa edildi
ama sorsan Atatürkçülük bunu gerektirirdi. Sonra CHP vekili
Tanrıkulu ile HDP vekili Kaya, konser alanından şenlikli
fotoğraflar paylaşıp âdeta meydan okudular.
Gerçi "Demirtaş'ın ne suçu var?" diyebilen bir partinin bu
tavırlarına neden şaşırılıyor, ben de onu anlamıyorum ama
bahsi diğer...
Gelelim son marifetlerine. Kılıçdaroğlu'nun dış politika
konusundaki danışmanı olan CHP'li Ünal Çeviköz, HDP
vekili Hişyar Özsoy ile
birlikte Finlandiya basınına konuşmuş. Cumhurbaşkanı
Erdoğan'ın PKK/ YPG terör örgütüne desteği sebebiyle Finlandiya'nın
NATO üyeliğine karşı çıkmasını "taktiksel bir hata" olarak
tanımlayan Ünal, "CHP, Finlandiya'nın NATO
üyeliğini desteklemeye hazır" demeyi de ihmal etmemiş.
Üstelik unutmamış, "Atatürk de Finlandiya'yı severdi" diye de
eklemiş. Gerçekten demiş bunu.
Dahası, "Türkiye'nin NATO ortaklarımızdan güçlü
tepkiler almasına şaşmamalı" bile
demiş. Yani İsveç ve Finlandiya ile tüm
itirazlarımızı gözardı eden YPG destekçisi diğer NATO
üyeleri haklı ama Türkiye haksız! Ne âlâ memleket. Batılı
ülkeler söz konusu olduğunda "Gelene ağam, gidene paşam"
diyen bir dış politika anlayışı olabilir mi?