Anayasa Mahkemesi, Can Dündar'ın yargılandığı MİT TIR'ları davası hakkındaki gerekçeli kararını açıkladı. Anayasa'nın 153. maddesini çiğneyerek, gerekçeli karar olmadan uyguladıkları hükmün içeriğini geç de olsa görebildik. Gerekçeli kararla ilgili yorumlarını aldığım hukukçular, AYM reddetse bile, mahkemenin esasa giren hukuksuz tavrının devam ettiğini söylüyorlar. Çünkü gerekçede bile hâlen yargılamaya konu suçlar değil, sanıkların mesleklerinden kaynaklanan 'imtiyaz'ları savunuluyor. AYM, gerekçeli kararında, basın ve ifade özgürlüğüne dair 26. ve 28. maddelerdeki ihlal tespitini sürdürmesine rağmen, 'esasa girmedik' savunmasıyla zevahiri kurtarmak için kendince bir çözüm bulmuş. Ne yazık ki bu çözüm daha vahim bir sonuç doğurmuş. "Yayınlanan haberlerden bağımsız olarak 26. ve 28. maddeler ihlal edildi" demek kişilerin mesleklerine göre tutuklama tedbirini aynı suçlamalarda dahi farklı uygulamaya kapı açar. Çünkü tutuklamada mesleki kimlik bir ölçüt olarak işin içine girerse, keyfiliğin sonu gelmez. İkinci vurgulanan nokta ise, AYM'nin, "ilk tutukluluk kararı"na ilişkin denetimle "aşkın tutukluk" denetimi arasındaki farkı da gözetmemiş olması. Ayrıca suçlamanın, haberlerin yayınlanması basitliğiyle ele alınması ve isnat maddelerini "yardım ve yataklık", "casusluk" suçlamaları hiç gözetilmeden ele alınması da başka bir vahamet.