Adına "gündelik siyaset" diyoruz ama yine de bununla iştigal
edenlerin hafızasının uzunluğu da bir günlük olmamalı, değil
mi?
Misal Ali Babacan'ın bir konuşması üzerine CHP kitlesi kendisinin
FETÖ tezlerini savunduğunu "yeni" fark etmiş gibi davranıyor.
Partilerini kurdukları ilk günden beri Babacan'ın da Davutoğlu'nun
da gündem maddelerinin en üstünde KHK'lıların memuriyete
döndürülmesi meselesi yer alıyor oysa ki.
Babacan, 15 Temmuz'u Amerika'dan takip ettiğini
kendisi söylemişti. Davutoğlu da aynı Kılıçdaroğlu gibi
"güvenli ev"den takip ettiğini itiraf
etmişti. Davutoğlu'nun tek eksiği elinde çay televizyon
karşısında bir fotoğrafının olmamasıdır.
Neymiş, Babacan Ergenekon ve Balyoz davalarının yeniden
görülmesini gerektiğini söylemiş. Aynı
"FETÖ gibi" konuşuyormuş. O "gibi"si
fazla. FETÖ'cülerin kumpas davaları yeniden görülecekse
iş Ergenekon ve Balyoz ile sınırlı mı
kalacak sanıyorsunuz? Dert belli, amaç belli. Siz yeni
kafanızı kumdan çıkardınız diye sevinecek
değiliz. Nasılsa bu yazıyı okuduğunuzun ertesi günü "6'lı
İttifak" güzellemeye nasılsa kaldığınız yerden devam
edersiniz.
Kılıçdaroğlu da Meclis kürsüsünden tekrar sözünü
yinelemiş: "Yıllardır içerde olan askerî öğrenciler var.
Osman Kavala var, Demirtaş var. Çıkmanıza az kaldı, merak
etmeyin."
15 Temmuz Şehitler Köprüsü davasında bile çoğu askerî öğrenci 44 kişiye beraat veren yargıdan şikâyetçi olmak FETÖ'ye selam değilse nedir? Öcalan heykeli dikme hayaliyle yanıp tutuşan Demirtaş ile çözüm sürecinde bile PKK'nın silah bırakmamasını salık veren Kavala'ya bu denli sahip çıkan ittifakın başa geldiğinde ne yapacağını sanıyorsunuz?