Sözde en sert Şii düşmanı DEAŞ, hiçbir zaman Bağdat hükümetinin
üzerine yürümedi. Haziran 2014'te Musul'u alırken, Irak askerleri
üniformalarını ve silahlarını bırakarak kaçtı. Irak Kürt Bölgesel
Yönetimi'ne (IKBY) bağlı peşmergeler de DEAŞ'la mücadele adı
altında, Irak ile aralarında ihtilaf olan ve normalde bu kadar
kolay elde edemeyecekleri topraklara hakim oldular. İşte IKBY,
bugün gerçekleşen referandum sınırlarına üç yıl içinde böyle
ulaştı.
Peki, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin bağımsızlık referandumu
yapacağı sınırlara baktınız mı? Hayır, nerdeyse Ankara'ya dayanan,
o saçma sapan haritadan bahsetmiyorum. DEAŞ'tan aldıkları
toprakları içeren, Araplarla Türkmenlere zulmedip nüfus
mühendisliği uygulayarak ortaya çıkardıkları sınırlardan
bahsediyorum. O haritaya göre Türkiye'nin artık Irak diye bir
komşusu olmayacak. Arap dünyası ve Ortadoğu coğrafyası ile
aramızdaki tampon, IKBY olacak. Suriye'de Fırat Kalkanı Harekâtı
olmasaydı, aynı şekilde Araplar ve Ortadoğu ile aramızdaki sınıra
da PKK varlığı yerleşmiş olacaktı. Bu sınır değişimi, Türkiye'nin
de onayı alınarak yapılmış olsaydı, bir bekâ sorunundan bahsetmiyor
olacaktık. Ancak mevcut durumda bekâ sorunu söz konusudur. Zira
kurulacak olan devletin ayakta kalmak için yaslandığı ittifaklar,
birebir Türkiye'nin çıkarlarıyla çelişiyor. Toplam değeri 4 trilyon
dolar olan Musul ve Kerkük petrollerinin, 6 milyonluk nüfusuyla
IKBY'e bırakılacağını sanmıyorsunuz herhalde, değil mi?
Size dahasını söyleyeyim. İran, Bağdat zaten büyük ölçüde kendisine
bağlıyken, diğer bölgeleri geçtim, zımnen yönettiği Süleymaniye'nin
'bağımsız Kürdistan'ın parçası olmasını içine sindirecek mi? Bence
soru, İran'ın müdahale edecek olması değildir. Soru, İran'ın
gelecek yıl yapılacak Irak seçimlerinde, referandum sonrası
oluşacak atmosfer sayesinde Şiiliğin Araplığa ağır bastığı bir
iktidarın çıkmasını bekleyip mi müdahale edeceği yoksa bunu
beklemeden mi müdahale edeceğidir. Öyleyse Erbil'i yutan bir İran
hegemonyası karşısındaki bekâ sorunumuz nasıl çözülür? Sanırım eli
kolu bağlı oturarak değil.
Tüm komşularını huzursuz eden, tüm komşularının karşı olduğu halde
kurulan bölgedeki ilk devlet olan İsrail'in IKBY'ye desteği de
boşuna değil. Referandum, bağımsız Kürdistan'a yol açarsa, bölgede,
İran'a karşı büyük bir müttefik ile su/ enerji ortağı elde
edecektir ve İsrail kazançlı çıkacaktır. Referandum sonucu İran ve
Türkiye'yi birbirine düşürecek şekilde bölge karışırsa da, İsrail
kazançlı çıkacaktır. Öyleyse Türkiye'nin IKBY'ye karşı atacağı
adımlarda Irak ve dolayısıyla İran'la senkronize hareket etmesi
elzemdir. Nitekim önce İran, ardından Irak Genelkurmay Başkanı'nın
Ankara ziyaretleri ve 4 Ekim'deki Tahran ziyareti de buna işaret
ediyor.
Amerika veya Birleşik Krallık'ın da eli armut toplamayacaktır
elbette ve IKBY de en çok buna güveniyor. Gerçi çaresiz kalırsa,
"YPG, ABD'nin Kürt kartı oldu, ben de Rusya ile işbirliğine
gideyim" şeklinde de düşünebilir ama mevcut durumda ABD etkisinin
ağırlığı daha fazladır.
Anlayacağınız bağımsızlık referandumundan, şimdilik bağımsızlık
hariç her şey çıkacak gibi görünüyor.