Aladağ yangını, Kayseri ve Beşiktaş'taki terör saldırıları,
şehit düşen vatan evlâtlarımız derken ruh sağlığımı ve daha
önemlisi artık yedinci ayına ulaşan hamileliğim sebebiyle bebeğimi
korumak için bir haftalık yıllık iznimi kullanarak yazılarıma ara
vermiştim. Ne var ki, benim gibi gündemle yatıp kalkan birisi için
çok da mümkün olmadı. Ancak bu süreçte telefonuma gelen bir mesaj
ve bulunduğum bir meclis beni âdeta yeniledi, kendime getirdi.
İkisini de sizinle paylaşmak istiyorum.
15 Temmuz gecesi, Şehitler Köprüsü'nde birlikte direndiğimiz bir
dostum, Beşiktaş saldırısı ertesinde, "Bugün işe giderken bir karar
verdim. Artık ne yaparsam yapayım, onun en iyisi olduğuna ikna
olmadan asla durmayacağım. Teröristler ne kadar bu ülkenin
kötülüğüne çalışıyorsa, ben de o kadar iyiliğine çalışacağım. Çünkü
biz her şeyin en güzelini hak ediyoruz" yazmıştı.
Gerçekten benim de millî seferberlikten beraberlikten de anladığım
budur. Çünkü ülkece mutsuz olalım, karamsarlığa düşelim, elimiz
kolumuz bağlansın istiyorlar. Önce bireysel psikolojimizi sonra
toplumsal psikolojimizi alt üst etmeyi amaçlıyorlar. Dengemizi
kaybetmemiz için pusuda bekliyorlar. Onlar için hedef tahtasındaki
bir rakamdan ibaretiz. Ancak Türkiye bundan büyük bir ülke. 600
yıllık bir imparatorluğun küllerinden doğmuş, son cihanşümûl
Müslüman devletin devamıyız. Bölgedeki hiçbir ülkenin sahip
olmadığı olumlu etki hinterlandına ve jeopolitik açıdan kritik
öneme sahibiz. O yüzden bizi içeriden 'kırmaya' çalışıyorlar çünkü
dış saldırılarla dize getiremeyeceklerini biliyorlar.
Bulunduğum meclis ise, dünyaya yeni teşrif eden yeğenimizin
mevlüdüydü. "Ülkemizin ihtiyacı var" diye Fetih suresinin daha bir
aşkla okunduğu, ellerin ve gönüllerin şehitlerimiz başta tüm vatan
sathı için semâya açıldığı, Halep mazlumlarının unutulmadığı bir
topluluktu. Duayı okuyan ablamız Çerkes, ben Türk, gelinimiz Alevi,
diğer gelinimiz Kürt, misafirlerimiz içinde seküler İzmirlilerden
tarikat mensuplarına kadar yüreği ülkesi için atan insanlar olarak
bir aradaydık. O birkaç saat bana ne kadar iyi geldi, ifade etmem
zor. Fitne merkezlerince aramıza örülen duvarların yıkıldığı böyle
anları çoğaltmaya, her alanda elimizden gelenin en iyisini yapmaya,
birbirimize tutunmaya, ülkemize güvenmeye, kimseyle selamı kelâmı
kesmemeye bakalım. Bir asır önce atalarımızın inandığı kadar
inansak kâfi: Yenilecekler.
ByLock yeterli kriter değil