Baş döndürücü hızla geçen bir aydı.
Türkiye, Afrin'i beklenenden de kısa sürede kontrolü altına aldı.
Birleşmiş Milletler, Avrupa Komisyonu ve ABD'den Türkiye'ye yönelik
suçlayıcı açıklamalar gecikmedi.
İngiltere, Türk vatandaşlarına yönelik sınırsız oturum hakkı
uygulamasına son verdi. Aynı günlerde, İngiltere'nin Ortadoğu'daki
en yakın partnerlerinden Ürdün ise, 600 milyon doları bulan ticarî
ilişkilerimizin zeminini oluşturan ve 2011'de yürürlüğe giren
serbest ticaret anlaşmasını askıya aldığını açıkladı.
Okyanusun öte yanında, ABD'nin Ortadoğu'daki en yakın partneri
Suudi Arabistan'ın Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın Trump ile
görüşmesi gerçekleşmekteydi. Trump, âdeta bir emlak anlaşmasının
reklamını yapıyormuş gibi görünerek, pankartlara basılan ABD-Suud
savunma sanayii anlaşmalarını tek tek gösterdi ve rakamları okudu.
110 milyar dolarla başlayan ve önümüzdeki on yılda toplam 350
milyar doları bulması beklenen bir işbirliği olduğunu göz önüne
alırsak, Trump'ın heyecanını hoş görmek mümkündü.
Bu gezi öncesi ve sırasında, basına bazı haberler sızdırıldı. Bu
sızmaların birinde, Veliaht Prens bin Selman'ın, Trump'ın damadı ve
Beyaz Saray Ortadoğu temsilcisi Jared Kushner'ın, Amerikan
istihbaratından aldığı bilgilerle Selman'a kendisine "sadık
olmayanları" bir bir listelediği yer alıyordu. Nitekim Selman'ın
hâlen 381 kişiyi hapiste tuttuğu soruşturma da, Kushner'in Riyad'ı
ziyaretinin hemen ertesinde gerçekleşmişti. Ayrıca Selman'ın,
Kushner'dan "cebimde" diye bahsettiği de haberde geçiyordu.
Mart başında ise, Rusların İngiltere'ye verdiği eski Rus casusu
Sergey Skripal ile kızı Yulia Skripal, yemek yedikleri lokantada
zehirlendi. İngiltere, hiçbir delil sunmadan failin Putin ol...