Hilal Kaplan Sabah Gazetesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Leyla Zana görüşmesi

Beştepe Sofrası'nda 18 akademisyen ve yazarın katılımıyla, "Özgürlük ve Güvenlik Dengesinde Terörle Mücadele" başlığıyla gerçekleşen toplantıda pek çok yapıcı eleştiri ve olumlu...

27 Ocak 2016 | 1.037 okunma

Beştepe Sofrası'nda 18 akademisyen ve yazarın katılımıyla, "Özgürlük ve Güvenlik Dengesinde Terörle Mücadele" başlığıyla gerçekleşen toplantıda pek çok yapıcı eleştiri ve olumlu katkılar sunuldu.
Toplantıda dile getirdiklerimin bir kısmına dünkü yazıda yer vermiştim. Ancak o toplantının en çok ses getiren gelişmesi şüphesiz Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Leyla Zana'nın randevu talebini değerlendirdiklerini söylemesiydi. Bu önemli gelişmeyi biraz daha irdeleyince görüşmenin büyük ihtimalle gerçekleşeceğini öğrenip cuma günkü Sabah için de haberleştirdim. Haber sonrası tabii bu olası görüşme üzerine tartışma koptu, görüşmenin nasıl anlam taşıyacağı üzerine analizler yapıldı. Kendi okumama geçmeden, Zana'nın görüşme olasılığının duyulduğu cumadan beri PKK'ya yakın bazı çevrelerce tehdit aldığı bilgisini de edindiğimi belirteyim.
Şahsen Zana'nın klasik bir HDP'li tipolojisinden farklılık arz ettiğini düşünüyorum. Zira 10 yıl hapis dahil belli bedeller ödeyerek, devletin 'Kürt yoktur' anlayışını benimsediği ilk gençlik yıllarından itibaren Kürt hakları için mücadele ederek bugünlere gelmiş olması, onu çoğu 'nevzuhur HDP'liden ya da tuzu kuru Türk solcusu HDP'li profilinden ayırıyor. Zaten bu yüzden 2012'de yaptığı 'Bu sorunu çözerse Erdoğan çözer' açıklamasıyla, çözüm sürecine evrilen atmosferin oluşmasına katkı sağlamıştı. Ayrıca Zana, PKK'nın başlattığı terör dalgası süresince, geçtiğimiz ekimde sadece bir kez İdil'de halka hitap etti ve onda da şunları söylemişti: "Bir diyalog süreci yaşadık. İlk defa bir bütün olarak Kürtler muhatap alındı... Bunlar çok önemli şeylerdi. Asla küçümsemiyorum (...) Ölümle büyümeyeceğiz. Ölerek ve öldürerek toplumu ve vicdanları çürüteceğiz. Kimin kafasında zihninde ne varsa masaya dönmeli seçim sürecinden önceki pozisyonuna dönmeli ve masada kozlar paylaşılmalıdır."
Zana'nın tüm HDP'lilerin ağız birliği etmişçesine küçümsediği bir dönemde hem çözüm sürecini övmesi hem de masayı deviren PKK'yı 'müzakereden korkmakla' suçlaması az şey değildi. Elbette son kertede Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Zana arasında uzlaştırılamayacak görüş farklılıkları var. Ancak Zana'nın HDP ile de uzlaştırılamayacak görüş farklılıklarını ve bunları dile getirme cesaretini de yok saymamak gerekir. Maalesef ne Sırrı Sakık ne de Ahmet Türk gibi 'eski toprak' siyasetçilerin buna kalkışamadığı göz önünde bulundurulursa, Zana'nın farkı daha da net ortaya çıkmaktadır.
Peki, Erdoğan-Zana görüşmesi ne anlama gelir? Açıkçası bazı yazarların iddia ettiği kadar büyük anlamlar yüklemeye gerek olduğunu iddia edip daha olmadan toplantıyı yok saymaya da karşıyım. Böylesi bir görüşme en başta, bölge dinamiklerini yakından bilen Zana'nın Erdoğan'a bunları aktarmasına vesile olacağı, bölgede PKK'nın şiddetine karşı olmasına rağmen endişeleri olan Kürtlerin en zirvede seslerinin duyulduğunu hissetmeleri açısından için kıymetlidir.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Trump müesses nizamla savaşırsa dünya kazanır 08 Kasım 2024 | 154 Okunma Avrupa’ya sızan İsrail casusları 06 Kasım 2024 | 293 Okunma ‘Kutsal işgal’ 05 Kasım 2024 | 186 Okunma Göbeğimizi kendimiz keseceğiz 01 Kasım 2024 | 211 Okunma Trump mı, Harris mi? 30 Ekim 2024 | 423 Okunma