Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarları hakkında yürütülen
soruşturmada zanlılar, "FETÖ ve PKK terör örgütlerine üye olmamakla
birlikte örgüt adına suç işlemek" ve "Örgütün cebir, şiddet veya
tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu
yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propaganda yapmak" ile
suçlanıyorlar.
Tek tek kişiler bazında değil ama Cumhuriyet'in son iki yıllık
arşivi bağlamında bu iddiaları değerlendirelim. Cumhuriyet,
özellikle Can Dündar orada çalışmaya başladı başlayalı eski
Cumhuriyet'e has niteliklerini kaybetmişti. FETÖ ve PKK gibi terör
örgütleri, klasik Kemalist reflekslerin temsilcisi Cumhuriyet
tarafından dışlanması gerekirken, bilakis Cumhuriyet onlara hamilik
edip kol kanat gerdi.
Dündar, 17 Aralık 2014'te, Cumhuriyet'in kült Genel Yayın Yönetmeni
İlhan Selçuk ve eski Ankara Şefi Mustafa Balbay'ı da tutuklatan,
FETÖ'cü Emniyetçi Nazmi Ardıç'la gizli bir toplantı yaparken
yakalanmıştı. Ardından Dündar, 17-25 Aralık darbe girişimi savcısı
Celal Kara'yı bizzat röportaj yaparak aklamış, FETÖ'nün tezlerine
meşruiyet kazandırmaya çalışmıştı.
Bunu izleyen günlerde, Cumhuriyet'in Genel Yayın Yönetmeni oldu.
Onun yönetimindeki Cumhuriyet'te, MİT TIR'larını durduran FETÖ'cü
savcı Aziz Takçı ve Reyhanlı katliamındaki ihmalinden bildiğimiz
FETÖ'cü savcı Özcan Şişman tek tek manşetlere taşındı ve 'temize
çekildi'.
Ayrıca Cumhuriyet ve Zaman gazeteleri, FETÖ ortaklıklarını âdeta
ifşa edercesine, altı ay içinde tam iki kez aynı manşeti
atmışlardı.