İspanya ve İtalya, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılmasını istiyorlar. Bu bizim için çok önemli.
- Geçiş sürecinde her şeyi geri almamız lazım, onun temsil
ettiği her şeyi geri almamız lazım. (...) Geçiş sürecinde ve Sayın
ERDOĞAN'dan sonra, hem ilham kaynağı olarak hem de arabulucu ve
destekleyici aktör olarak AB çok kritik bir noktada. Bu yüzden
Türkiye'nin sırtını Avrupa'ya ve AB'ye dönmesi imkânsız. Biz, geçiş
sürecinde ve Sayın ERDOĞAN'dan sonra çaresizce AB'nin yardımına
muhtacız.
Bu diyalog casusluk temalı bir Hollywood filminden değil, Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığı'nın DEVA Partisi kurucularından Metin
Gürcan hakkında hazırladığı iddianameden.
İddianameye göre, ilk cümlenin sahibi bir İspanyol istihbaratçı.
Türkiye'nin seçilmiş Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın temsil
ettiği her şeyi silmeye yeminli ve bunun için de yabancı bir
aktörden, AB'den çaresizce yardım isteyense
Gürcan'ın ta kendisi.
Bu satırları yazarken ülkemin muhalefetinin düştüğü hâl
nedeniyle yüzüm kızardı. Emin olun, hangi ülkeden olursa olsun,
kendini vatansever olarak tanımlayacak herhangi birinin, bu sözleri
savunması mümkün değil.
İddianameye yansıyan bu diyaloglar değil sadece yüz kızartıcı
olan.
Teknik takip sunucunda ortaya çıkanlar, en demokrat geçinen
ülkelerde bile siyasi etiğe sığmayacak türden.
İddianameye göre, Gürcan'ın para karşılığı Libya, Irak, PKK, S-400
gibi hayati meselelerde yabancı misyonlara raporlar hazırladığı
tespit edilmiş. Mesela Ocak 2021'de Metin Gürcan, Ankara'da bir AVM
otoparkında İtalyan ve İspanyol istihbaratçılarla 40 dakikalık bir
görüşme yapmış ve görüşme sonunda zarf içinde aldığı parayı ATM'ye
yatırmış.