Türkiye ilk kez, resmî ve en yetkili ağızdan, iki haftadır basına verilen bilgilerin doğru olduğunun teyidini aldı. Cumhurbaşkanı, ilk defa duyduğumuz bilgiler de verdi.
Birisi, Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'nda 'ataşe' olarak çalışan ama buradaki istihbarat biriminin başı olan Ahmed el Muzayni'nin cinayetten iki gün önce Riyad'a gittiği, muhtemelen cinayetle alakalı talimatları alıp, olaydan bir gün önce de Türkiye'ye döndüğü ve ertesi gün Kaşıkçı öldürüldükten sonra tekrar Riyad'a döndüğü idi. Yine Erdoğan, cinayetten önce Suudi bir ekibin Belgrad Ormanları'nda keşif yaptığını açıkladı. Ayrıca olay günü çekim yapan konsolosluktaki kameraların hard diskinin de yok edildiğini belirtti.
Buna ek olarak Erdoğan iki önemli nokta atışı daha yaptı. Kral Selman'a "Hadimü'l Haremeyn eş Şerifeyn" diye hitap ederek, onun samimiyetine güvendiğini vurguladı. Bununla birlikte cinayetten sorumlu olan "en üst düzeydeki yetkililer"in de hesap vermesi gerektiğine işaret ederek Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ı ima etti.
Yine ilk kez, en yetkili resmî kişi olarak, olayda dahli olan diğer yabancı işbirlikçilerden bahşetti. Bu da ister istemez akla, suikast timini taşıyan ve Türkiye'den hareket edip birisi Kahire'ye diğeri Dubai'ye iniş yapan özel uçakları getirdi.
Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin buna nasıl bir tepki vereceği veya vermeyeceği şu an için belirsiz.
Belli olan tek şey, Türkiye'nin soruşturma ve delilleri dünya kamuoyuna sunma açısından müthiş başarılı bir strateji ortaya koyduğudur. Öyle ki Suudi Arabistan, resmî anlatısında defalarca değişikliğe gitmek ve tüm inandırıcılığını kaybetmek noktasına geldi.
Dahası, Veliaht Prens'in en büyük projesi "Vizyon2030"un global tanıtım konferansından tüm Avrupalı ve Amerikalı temsilciler ile tüm büyük yatırımcı şirketler çekildi. Yine Veliaht Prens, açılış toplantısındaki konuşmasını iptal ederek, sanırım Erdoğan'ın konuşmasını dinlemeyi tercih etti...
Kaşıkçı cinayeti dosyası henüz kapanmadı, önümüzdeki günler büyük gelişmelere gebe...