Durakta otobüs beklerken, maçtan evine dönerken, arkadaşlarıyla
eğlenirken canına kast ettikleri biziz. Düşman bizi ayırt
etmeksizin öldürürken, her terör saldırısı ertesinde sanki biz
birbirimize düşmanmışız algısını yaymaya çalışıp bizi bölmeye
çalışanlar, teröristi perdeleyip onun işini tamamlamaktan başka ne
yapmış oluyorlar?
Bakın, DEAŞ gibi melûn örgütler Ramazan'ın son günü Medine'de bomba
patlattılar. Pek çok yerde cami cemaati namaz kılarken canlı bomba
saldırısı yaptılar, türbe patlattılar. Amerika Orlando'da eşcinsel
kulübünü, Paris Bataclan'da konser salonunu kana buladılar. Daha
geçen hafta, Almanya'nın göbeğinde Noel kutlayan Hıristiyanlara
saldırdılar. Bu örgütler, o ülkenin sosyolojisine göre de,
'iklimine' göre de hareket etmezler. Onların kendine has bir
ajandası vardır ve onu yürütürler.
Kaldı ki DEAŞ'a göre Türkiye tağut, Cumhurbaşkanı Erdoğan mürted,
yani dinden çıkmıştır. Keza laik hükümete bağlı tüm Türkiye halkı
da mürteddir ve 'katli vacip'tir. Dolayısıyla bu topraklarda, bin
yıldır karşılık bulmamış bir din algısıyla, ülkemiz insanını yan
yana getirenler teröristlere iyilik, kendi vatanlarına kötülük
yapmaktadırlar.
Mehmetçik Suriye'de DEAŞ'ın canına okuyor. Bab kuşatması başarıyla
ilerliyor. Rusya'nın da hava desteğiyle iyice köşeye sıkışmış
durumdalar. DEAŞ, daha yeni Türkiye'ye saldırı çağrısı yaptı.
Örneğin DEAŞ'ın iki numarası kabul edilen Ebu Hasan el-Muhacir, bir
ay önce, "Laik ve mürted Türk hükümetine her türlü güvenlik,
askeri, ekonomik ve medya alanında, hatta onları dünyada temsil
eden her elçilik ve konsoloslukta saldırın" şeklinde ülkemizi
saldırganlara hedef göstermişti.