"İngiliz Hükümeti elli yıllık tecrübe sonucu
ailemizin vefalı ve fedakâr olduğunu görmüştür. Hükümetin yüce
makamları bu ailenin öteden beri İngiliz Hükümeti'ne içtenlikle
bağlı olduğunu ve büyük hizmetlerde bulunduğunu kabul etmiştir.
İngiliz Hükümeti'nin kendi elleriyle diktiği bu fidan hakkında
akıllı ve dikkatli davranması, her şeyi iyice araştırıp incelemesi
ve dikkatle karar vermesi lâzımdır."
FETÖ'yü anlamaya çalışırken, başlangıç noktası olarak Haşhaşilerin
örgütlenişi ele alınır ama unutulan elzem bir fark, FETÖ'nün
emperyalist dönemde ortaya çıkan ve sömürgeci saiklerle hareket
eden bir örgüt olduğudur. Bu minvalde ele alınması gereken 'öncü
hareket' kanaatimce Kadıyânîlerdir. Girişteki İngiliz övgüsünde,
kendisini 'İngiliz Hükümeti'nin elleriyle diktiği fidan' olarak
tanımlayan kişi, Kadıyânîlik'in kurucusu Mirza Gulâm Ahmet
Kadiyânî'dir. Hindistan'ın Pencap eyaletinin küçük bir kasabası
olan Kadıyân doğumlu Gulâm Ahmed, "1 Aralık 1888'de Allah'ın
kendisine taraftarlarından biat almasını ve ayrı bir cemaat
oluşturmasını emrettiğini bildirdi. Gulâm Ahmed biraz daha ileri
giderek 1891 yılında, aldığı vahiy ve ilhamlara göre Îsâ b.
Meryem'in diğer nebîler gibi tabii bir ölümle öldüğünü, Allah'ın
kendisini Hristiyanların ve Müslümanların beklediği mesîh ve mehdî
olarak gönderdiğini söyledi (...) Buna göre Müslümanların beklediği
mesîh ile mehdî aynı kişi olup bu da Mirza Gulâm Ahmed
Kâdiyânî'dir." (İslâm Ansiklopedisi, TDV)
1857 Sipahi ayaklanmasından sonra tamamen İngiliz hâkimiyeti altına
giren Hindistan'da, zulüm altındaki Müslümanları Hindu ve
Hrisitiyanlara karşı savunan kitaplar yazan Gulâm Ahmed, tamamen
mukaddesatçı saiklerle kurulduğu sanılan ama CIA desteği sonradan
ortaya çıkan Erzurum'daki Komünizmle Mücadele Derneği Başkanlığı
ile dinsizliğe karşı İslâm'ı savunan Gülen portresini
hatırlatmaktadır.
Aynı Gülen gibi Gulâm Ahmed'in de emperyalistlerce en sevilen
fikri, "cihad"ın Müslümanın sadece kendi nefsi ile yaptığı bir
mücadele olduğu ve dinini özgürce yaşayabiliyorsan emperyalizmin
mücadele edilecek bir boyutunun olmadığıdır.
Hatta hatırlarsanız Gülen bir adım daha ileri giderek,
tarihimizdeki yarası hâlâ açık olan Haçlıların saldırılarını bile
geçtiğimiz yıldaki bir 'vaaz'ında şöyle övmüştü: "Haçlının ülkenizi
işgal etmesi çok tehlikeli değildir. Çünkü sizin ve onların
arasında kırmızı çizgiler vardır. Bir kere onlar sizin kadınınıza,
kızınıza ilişmezler. Mabedinze ilişmezler, ilişmemiş Haçlılar!"
Mehdi ve mesihliğin kendinde birleştiğini düşünmesi, kendi
cemaatinin İslâm'ın kurtarıcısı olacağı fikri, cihad kavramının
sadece nefisle mücadele anlamına geldiği gibi tezlerin FETÖ ile
benzerliği bir yana, Kadıyânîliğin yayılma biçimi de genel olarak
eğitim ve sivil toplum alanında gerçekleşmiş. 'Tâbîlerinin'
sayısının 2 milyonu aştığı söylenen Kadıyânîlerin dünyadaki toplam
merkezlerinin sayısı 1869, "Humanity First" adlı acil yardım
kuruluşunun resmi olarak kaydedildiği ülkelerin sayısı 23 olarak
belirtiliyor. Ayrıca 12 ülkede 36 hastane, 55 ülkede 650 dispanser,
sadece Afrika'da Kadıyânîlere ait 8 matbaa; 11 ülkede 505 eğitim
kurumu ve dünya üzerinde yaklaşık 16.000 camilerinin bulunduğu da
veriler arasında.