Son birkaç günkü gelişmelere bakalım. Rusya, uçağının düşmesine
mukabil Türkiye'ye Afrin hava sahasını kapattı. Sebep olarak,
"Rusya'nın kendi uçaklarına omuzdan atılan füzelere karşı yeni bir
elektronik hava savunma sistemi kurma çalışmaları yürütmesi"
gösterilse de bu tatmin edici olmaktan uzak bir oyalamaca
olabilir.
Ayrıca İran destekli milisler Mehmetçiğe saldırdı. Konuyla ilgili
İran'dan açıklama gelmezken, devlet televizyonlarında da
Türkiye'nin kimyasal silah kullandığı yalanı yer aldı. Dışişleri
Bakanı Çavuşoğlu, mevkidaşı Zarif ile görüşmek üzere Tahran'a
gitti.
Esed rejim güçleri, Rusya'nın da desteğiyle, YPG'nin 'merkez
karargâhı'na saldırı düzenledi. ABD karşılık verdi. YPG eliyle ABD,
Suriye'nin petrol ve tarım anlamındaki zengin bölgelerinde hüküm
kurmak istiyor. Nitekim Kremlin'den ertesi gün gelen açıklamada da,
"ABD, DEAŞ'la mücadele etmiyor, Suriye'nin doğal kaynaklarına el
koymak istiyor" denildi.
En önemlisi Pentagon, iki üst düzey generaliyle birlikte, Münbiç'e
bir 'gazeteci turu' organize etti. Dana kadar Amerikan bayrağı
taktığı tanklarının görüldüğü resimler eşliğinde yayınlanan
haberlere göre, ABD'li general Funk, "Bizi vurdunuz. Saldırganca
karşılık vereceğiz. Kendimizi savunacağız" demiş. Ya Münbiç'te
Amerikan askerini vurduk ve bu basından gizlendi ya da daha beteri
ABD, YPG ile 'biz' öznesinde buluşacak kadar özdeşleşmiş.