HİLÂL KAPLAN
Fırat Kalkanı’nın riskleri
paylaş
tweetle
paylaş
AA
iletişim
SMS Gönder:
HKA yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
Ücret: 1,60TL'dir
Müşteri Hizmetleri:
444 88 81
Yazdır
Yazara E-posta Gönder
Yükleniyor...
Türk Silahlı Kuvvetleri Özel Kuvvetleri'nin desteği ile hareket
eden Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) unsurlarının bir hafta içinde 36
köyü DAEŞ'ten temizlemesi, yüze yakın DAEŞ militanının öldürülmesi,
sahadaki tek başarılı mücadele gücü olarak yansıtılan 'YPG miti'ni
yıkan bir neticedir. Demek ki doğru lojistik destek ve hava
koruması sağlandığında, ÖSO unsurları da en az YPG kadar sonuç
alıcı hareket edebiliyormuş demektir.
Hârekâtın şimdiye kadarki başarısı sadece bu da değil. DAEŞ'ten
temizlenmiş bir sınır hattının yanı sıra, Türkiye'nin DAEŞ'le
mücadele etmediği şayialarına da darbe vurulmuş oldu.Türkiye'nin
'esnek' sınır politikalarını suçlayan 'uzman'ların elinden bir elma
şekerleri daha alındı.
Ancak Türkiye sahadaki gücünü kanıtladıkça homurdanmalar ve
müdahaleler de artabilir. Nitekim koalisyon uçakları, TSK ve ÖSO,
Al Kulliyah'ta DAEŞ'le çatışırken, bölgede uçaklar olmasına ve Türk
tarafı çağrı yapmasına rağmen karşılık vermemiş.
Türkiye kendi uçaklarıyla desteğe gelmiş. Buna ek olarak, ABD
Savunma Bakanı Ashton Carter, TSK ile YPG'yi eşitleyen
açıklamalarda bulundu. Bu yüzden ABD Büyükelçisi John Bass,
Dışişleri Bakanlığı'na çağrılıp uyarıldı ve ardından Dışişleri
Bakanlığı şu yanıtı verdi:
"Müttefikimiz ABD'nin, Menbiç şehir merkezine yönelik haziranda
başlayan ve şehrin DAEŞ'ten arındırılması suretiyle tamamlanan
operasyon öncesinde tarafımıza ilettiği, herhangi bir PYD/YPG
unsurunun operasyonun ardından Fırat Nehri'nin batısında
kalmayacağı yolundaki taahhüdünün bir an önce gerçekleşmesini
bekliyoruz.