Terör örgütü PKK'nın yöneticilerinden Cemil Bayık, propaganda
gazeteleri Yeni Özgür Politika'da, "CHP etrafında birleşelim"
çağrısında bulunmuş.
Malumunuz CHP'nin sözde 'Adalet yürüyüşü'ne katılanlar arasında
Ahmet Türk, Ertuğrul Kürkçü, Mithat Sancar, HDP Eş Genel Başkanı
Serpil Kemalbay, Eş Genel Başkan Yardımcıları Saruhan Oluç ve Sezai
Temelli, Merkez Yürütme Kurulu üyeleri Beyza Üstün, Murat Mıhçı,
HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, HDP milletvekilleri Celal
Doğan, Erol Dora ve Feleknas Uca gibi HDP'liler de vardı.
Hatta yürüyüş sırasında CHP'nin kurduğu 'Adalet Çadırları'nın
benzerini, HDP de yürüyüş sonrası 'Adalet Nöbeti' şeklinde devam
ettirmiş, CHP'nin izinden gittiğini gizlememişti.
Ak Parti'yi Devlet Bahçeli ve Doğu Perinçek'le ittifak kurmakla
'suçlayan' PKK yöneticisi Bayık'a göre, CHP-HDP birliği, 'AKP
faşizmi'ne karşı gereken zemini oluşturacakmış. Bu noktada da
liderliği CHP'nin ele almasının kendileri için hiçbir sakıncası
yokmuş.
Bayık'ın çağrısında vücut bulan paradoksu, CHP'liler görmüyor mu?
'Devleti bölmeye çalışan terör örgütü'nün, 'Devleti kurmakla övünen
siyasi parti' ile kurduğu yakınlık onları düşündürmüyor mu? Mutlaka
sorgulayanlar vardır ama geniş CHP kitlesinin gündemini maalesef
yapay gündem üreticileri belirliyor. Bir gün şort, ertesi gün
heykel, öteki gün slogan, öbür gün 'Cumhuriyet'i siliyorlar'
şayiaları ile ayaklandırılıyor ya da daha doğru ifadeyle
uyutuluyorlar. Öyle bir yapaylık ki onları kuşatan, Anıtkabir'e
gidip Fatiha okuyan Başbakan'ın bile şeytanlaştırılması gerektiğini
düşünüyorlar.
Baktığınızda, mevcut durumda hayat tarzı açısından en özgür
ülkelerden biriyiz.
Kimsenin başı açığa veya kapalıya karıştığı yok. Alkol yasakları
bazı Avrupa ülkelerinden bile daha özgürlükçü. İstanbul
'uluslararası parti bölgeleri'nden birisi.