Yabancı basında, Türkiye'de darbe olabileceği birkaç aydır
yazılıyordu. En açık olanı, ünlü neocon Michael Rubin tarafından,
"Türkiye'de Erdoğan'a karşı darbe olur mu?" başlığıyla, 24 Mart'ta
Newsweek'te yayınlanmıştı.
15 Temmuz'u 16 Temmuz'a bağlayan gece, Allah'ın inayeti, halkın
cesareti ve Erdoğan'ın liderliği ile Türkiye, yüz yılımıza mal
olacak bir badire atlattı. Meclisi, Cumhurbaşkanlığı ve MİT'i
bombalanan, vatandaşları katledilen ülkemiz işgal edilmeye
çalışıldı ama düşman püskürtüldü.
Darbenin hemen ardından yayınlanan haberlere de bu gözle bakmak
gerekir. 16 Temmuz'da çıkan haberlerde, darbe karşıtı göstericiler
övülürken, bu yayın iki gündür yerini göstericilerin ne kadar da
'İslâmcı' öcüler olduğunu, dertlerinin demokrasi olmadığını,
insanları linç eden barbarların içlerinde bulunduğunu, vb.
anlatıyor. Ayrıca, Guardian'dan BBC'ye, New York Times'dan
Reuters'a kadar haberlerin ve yorumların dili de olumsuz anlamda
değişmiş durumda. Günde 40 ilaç aldığı söylenen Gülen, 'yine'
fenalaşarak tansiyonunu ölçtürdüğü görüntüsünü verdiği gün
neredeyse 40 mecraya birden röportaj verdi. Darbeyle ilgisinin
olmadığını anlattı önce, sonra da 'bu darbe kurgu olabilir'
şeklinde, Gülencilerle siyaseten ittifak eden kimileriyle aynı
şekilde demeç verdi.
Önde gelen bazı yayın organlarında, âdeta darbecilere yol gösterir
gibi, neyi yanlış yaptıkları anlatıldı. Boston Globe'dan Scott
Gilmore, darbecilere 'liderliğin başını kesin' ifadesinin geçtiği
bir yazı yazdı. Yazı başlığı, "Darbeler: Doğru yapmak için kısa bir
kılavuz" idi!
Yine Foreign Policy'de, Edward Luttwak da açık açık Cumhurbaşkanı
Erdoğan darbeciler tarafından öldürülmediği için başarısız
olunduğunu yazarak yol gösterdi!
Devlet başkanınızın öldürülmediği için ülkenizde darbe
yapılmadığını yabancı basında okumak, sanırım hangi görüşten
olursanız olun, insansanız sinirinizi zıplatıyordur. Zaten artık
biraz da buna oynadıklarını düşünüyorum. Psikolojimizi bozmak,
direncimizi yıpratmak, gardımızı indirmek ve 'benden bu kadar'
dememiz için uğraşılıyor.