"Dünya tek bir ülke olsaydı, başkenti İstanbul olurdu" demişti
Napolyon.
Ve "Birisinin dünyaya tek bir kez nazar etme hakkı olsaydı, o nazar
şüphesiz İstanbul'a edilmeliydi" diye eklemişti Alphonse de
Lamartine.
Madem hep Fransızlardan gittik, Gerard de Nerval'in şu sözünü de
hatırlatmadan olmaz:
"İstanbul, kadim zamanlardan bu yana, Asya ile Avrupa'yı
birleştiren büyüleyici bir mühürdür.
Şüphesiz İstanbul, dünya üzerindeki en güzel yerdir." İşte bu
güzelim dünya başkenti, 'dersaadet' ve payitaht yadigârı, dünyanın
en büyük havalimanını ile birlikte 'ulaşım başkenti' hüviyetini de
kazandı. Cumhuriyetimizin 95. yılı için daha güzel bir kutlama
olamazdı. Dün Hakan Çelik, "Dünyada bu kadar büyük proje yapan,
üstelik söylenen tarihte tamamlayan çok az ülke var" diye yazınca
hatırlatma ihtiyacı duydum.
Almanya, THY'nin ve dolayısıyla İstanbul'un hava ulaşımındaki hızlı
yükselişinden bir süredir rahatsız. Zira İstanbul'un Frankfurt'un
merkezîliğini alaşağı edeceğini düşünüyorlar. Haksız da
sayılmazlar.
Örneğin açılış günü Alman Frankfurter Allgemeine Zeitung şöyle
yazdı: "Berlin'dekiler kıskanabilirler çünkü İstanbul Havalimanı
inşaatı, Berlin Havalimanı inşaatından dört yıl sonra başladı ve
dört kat büyük olmasına rağmen daha önce bitti." Alman devlet
kanalı ARD'deki haber ise şöyle diyordu:
"Erdoğan'ın prestij projesi açılıyor:
İlk etapta 90 milyon yolcu alacak. Karşılaştırıldığında, en büyük
Alman havaalanı Frankfurt ise 2017'de 65 milyon yolcu almıştı."
Dördüncü etap da tamamlandığında ise, 200 milyon yolculuk
kapasiteden bahsettiğimizi not düşelim.
76.5 kilometrekarelik bir alan üzerine inşa edilen ve toplam 350'yi
aşkın destinasyona ulaşım sağlayacak, yolcu trafiğinin ve kargo
taşımacılığının yeni merkezi İstanbul'umuza hayırlı olsun!
Erdoğan'ın sesiyle kulaklarımızı çınlatan o dizelerle
bitirelim:
"Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar...
İstanbul benim canım;
Vatanım da vatanım..."
Havalimanının ismi tartışması
Gezi kalkışması sürecindeki taleplerden biri de üçüncü havalimanı
projesinin durdurulmasıydı.
Nitekim aynı yıl temmuzda CHP, ihalenin durdurulması için de
Danıştay'a başvurmuştu.
Ne hikmetse havalimanı türlü mücadelelerle bitirildikten sonra da
isim hakkı üzerinde en çok sesleri çıkan da bu çevreler oldu.
Şahsen, siyasî mücadelesinin ortasına denk gelen bu havalimanına
Erdoğan'ın ismini vermek anasının ak sütü gibi helaldi.
Ancak, İstanbul ismi tercih edilerek, şehrin marka değerini
yükseltecek bir tercihte bulunuldu. Enerji israfı bir tartışma daha
böylece geride kaldı.
Bu açıdan da hayırlı olsun.