İngiltere Başbakanı Theresa May'in, Washington'dan sonra yurtdışına yaptığı ikinci gezinin adresi Ankara'ydı. May'i kabulü sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, önümüzdeki süreçte Türkiye-İngiltere ilişkilerinin çok daha farklı bir pozisyona geleceğini söylemişti. O geziden sonraki bazı gelişmeler, bu sözleri doğrular nitelikteydi.
Örneğin İngiliz Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi'nin, "İngiltere'nin Türkiye ile ilişkileri" başlıklı raporunda, 15 Temmuz darbe girişiminin arkasındaki esas gücün FETÖ olduğu tespitinin yer almasıyla, bu hususta resmî bir pozisyon sergileyen ilk Avrupalı ülke İngiltere olmuştu.
Aynı şekilde, Afrin'e Zeytin Dalı Harekâtı başlatıldığında attığı tivitte, "Türkiye'nin kendi sınırlarını koruma hakkı vardır" diyerek, Avrupalı bir ülkeden YPG ile mücadelemize destek sunan ilk Avrupalı Dışişleri Bakanı da yine Boris Johnson olmuştu.
Öte yandan, Almanya'nın Türkiye'ye silah, mühimmat ve savunma
malzemesi konusunda olumsuz yanıtlar verdiği bir süreçte, Türkiye
-İngiltere arasındaki güçlenen ilişkinin en somut ifadesi, savunma
sanayii alanındaki işbirlikleriyle geldi. May'in ziyaretinde, Türk
savaş uçağı yapımı için İngiliz BAE Sistemleri ve Türk Havacılık ve
Uzay Sanayileri AŞ arasında 100 milyon poundluk anlaşma
imzalanmıştı.