Mevzumuz annelik; erkek okurlar az kenara çekilirse hanımlarla
dertleşeceğiz.
Biri nerdeyse 3 yaşında olan, diğerine de nasipse martta
kavuşacağımız iki oğlan annesiyim. O yüzden payıma düşen kadar
tecrübeden bana kalanları paylaşmak istedim.
Öncelikle annelik, bence de Allah aşkına en yakın var olma hali
olsa gerek. Duygu demiyorum zira onu kapsayarak aşan, ontolojik bir
boyut annelik. Adına fedakârlık bile demeyi aklınıza getirmeden
kendinizi verdiğiniz, benliği unutturacak derecede derin bir
adanmışlığı ansızın beraberinde getiren, kadına sınırlarını
kendinin bile bilmediği bir güç katan annelik.
Bununla birlikte, yarısı vehim yarısı suçluluk olan bir duygu
dünyasını da beraberinde getiren annelik... "Acaba"larla "keşke"ler
arasında salınan, evet, çok da kendimizi kaptırmamamız gereken bir
dünya orası.
"Acaba dışarıda çok mu kaldık da hastalandı?" ya da "Keşke oraya
götürmeseydim" gibi buraya en yüzeysel örneklerini yazdığım ama
anne olanın daha 'derin' olanlarının hangileri olduğunu okurken
bile anladığı sorularla örülü bir zihin dünyası.
Maalesef çoğu kadın bu dünyaya kendini kısa veya uzun sürelerle
kaptırıyor. Zira şu sıra maruz kaldığımız kitaplardan programlara,
fenomenlerden uzmanlara herkes sadece soruları çoğaltıyor. Her
şeyin en iyisi, en sağlıklısı, en organiği, en hijyeniği, en
eğiticisi, en kapsamlısı, en önde geleni, en en en...