Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allah'ım!
Bize güç ver, cihad meydanını,
Pehlivansız bırakma Allah'ım!
O geceyi sıklıkla hatırlıyorum.
Zaten unutmak mümkün mü?
'Senin o mermin bitecek' diye racon kesen, Tüfeği göğsüne dayamış
darbeci askere 'Sıkmazsan şerefsizsin!' diye kafa tutan,
'Millî MacGyver'ımız olarak, tankın egzoz borusuna bir yerde
gömleğini, başka yerde mısır koçanını sıkıştıran, Üzerimize
kurşunlar yağarken bile bedeni âdeta tanka doğrultulmuş bir
mermiymiş gibi koşarak hücum eden, Art arda gelen bir değil, tam
iki tankı durdurmaya çalışan ve tankların tam ortasına yatarak
yaralı kurtulan,
"Kurşununuz bitince elimizdesiniz" diyerek kararlılığını canilerin
suratına çarpan,
"Kadın başına" tanklı tüfekli darbeci birliğe kafa tutan,
Yanağından aşağıya doğru ateş eden şerefsiz FETÖ teröristine,
'Benin bununla mı korkuttun şimdi?' diye çıkışan, Roket rampalarını
taşıyan TIR'ları lastiklerini bıçakla patlatarak durduran, Yaylım
ateşi biter bitmez 'Ya Allah, Bismillah, Allahu Ekber' diye
ayaklanarak zalimlere kafa tutan, Aylarca hasadını beklediği
tarlasını darbeci F-16'ların görüşü kapansın diye bir çırpıda
yakıveren, 'Anadolu çomarı' diye aşağıladıkları bir halk, Anadolu
ve çeperinin 150 yıllık sömürgeleştirilme çarkına öyle bir çomak
soktu ki nasıl çıkaracaklarını hâlâ bulamadılar!
15'ini 16'sına bağlayan gece, bu toprakların tüm çocuklarını da
birbirine bağladı. Adına ister Vatan, ister 'Reis', ister Millî
İrade, ister Ümmet deyin; o bağın çekirdeğinde şüphesiz İslâm
vardı.
O gece, sabaha karşı "Allah Allah" diyerek koştuk işte.