Gezi'den akıllara kazınan bir fotoğraf varsa, o da polis
müdahalesinden kaçan üç kişinin olduğu, kişilerden yüzleri maskeli
olan ikisinin el ele koştuğu, birisinin elinde BDP flaması,
diğerinin elinde kalpaklı Atatürk fotoğrafı tuttuğu, onların hemen
hizasındaki orta yaşlı bir adamın da polise karşı bozkurt işareti
yaptığı o meşhur fotoğraftır. Bu 'proje' bir fotoğraf mıydı,
bilmiyorum. Bildiğim, Kılıçdaroğlu'nun yüzde 60'lık blok diye iki
sene sonra adını koyacağı yan yana gelişin sosyolojik alt zemini
hazırlamak noktasında bir işaret fişeği olarak görülmesi
gerektiğidir.
Bölgedeki devletlerin halklarıyla kalbinden vurulduğu bir süreçten
geçiyoruz. Ukrayna'da böyle oldu, Mısır'da da böyle oldu.
Türkiye'de denendi ama süreç devam ediyor. Türkiye'yi hedef
tahtasına çevirmek isteyenler 12 noktasına Erdoğan'ı yerleştirdi.
Eşinden kızlarına, müteveffa annesinden damadına kadar en
mahreminden başlanarak saldırılan, önce otoriterlikle işe
yaramayınca hırsızlıkla suçlanan Erdoğan, artık seveni için de
sevmeyeni için de Erdoğan'dan 'fazla'sına işaret ediyor.
Diktatörden hırsıza, katilden DAEŞ'in ve en son 'Saray Gladiosu'
saçmalığının kuruculuğuna kadar hakkında söylenmeyen
kalmadı.