Bunlar,
Engerekler ve çıyanlardır,
Bunlar,
Aşımıza, ekmeğimize
Göz koyanlardır,
Tanı bunları,
Tanı da büyü..."
Ahmed Arif, bu dizelerle özdeşleşen "Diyarbekir Kalesi'nden
notlar"ı bugün yazsaydı, Diyarbekir-Sur'a bağlı Tanışık köylüleri
için yazardı belki de...
15 ton bomba, 4 metre derinliğinde ve 20 metre genişliğinde bir
çukur, 4 ölü, 12 kayıp, 26 yaralı.
Haberler bu detaylarla dolu ama gözlerimi alamadığım o fotoğraf var
şimdi en çok aklımda. Yakınlarının yüzlerce metreye yayılmış beden
parçalarını bulmaya çalışan köylüler onlar...
Yaslarını tutmalarına, hane halkına teselli olmalarına imkân yok.
Önce babalarının, abilerinin, amcalarının saçılmış uzuvlarını bulup
plastik torbalara doldurmaları gerekiyor çünkü!
Köylüler, önce şüpheli bir kamyonu durdurup kim olduklarını
soruyor. Bomba yüklü olan kamyonu köyde saklamak isteyen
teröristler, köylülerin tepkisi üzerine silah çekip tehdit
ediyorlar.
Tartışmanın ardından köylüler 15 ton bomba dolu kamyonu takip
ediyorlar. Teröristler tekrar ateş açıyor ve kamyon patlatılıyor.
Teröristleri takip eden yaklaşık 12 kişi kayıp, 4 kişi ölü, 26 kişi
yaralı.
Patlama o denli şiddetli ki köylüler 'kıyamet koptu sandık'
diyorlar. Patlamadan ötürü evleri yıkılan veya zarar gören köylüler
var.
Güvenlik güçleri, teröristlerin gecenin ilerleyen saatlerinde
bombayı kent merkezine yakın bir karakol veya emniyet binasına
saldırıda kullanmak için hazırlık yaptıklarını ifade ediyorlar.
Tanışık köyü sakinleri kahramanımız. Onların müdahalesi olmasaydı,
yüzlerce kişi ölebilir, binlerce kişi yaralanabilirdi. Geride
kalanlar için ne yapılsa az...
PKK terörünün en çirkin yüzlerinden birini daha yaşadık. Tabii en
yakından Kürtler yaşıyorlar, çilesini çekiyorlar. Ama bu çileleri
ne Mazlumder/ İHH raporlarında ne de Human Rights Watch gibi sözde
hak eksenli kurumların raporlarında yeterince karşılık bulacak.