Ülkelerle ittifak ilişkisi kurmak, her konuda değil ama
hayati her konuda aynı fikir ve dolayısıyla çıkar birliği içinde
olmayı gerektirir. Şayet bir ülkenin istikbalini etkileyecek
derecede önem arz eden bir meselede, 'müttefiki' kendi
çıkarları açısından mümkün olmasına rağmen tam tersini savunuyorsa,
aslında karşısındaki ülkenin geleceğini önemsemiyor demektir. Bu
minvalde Türkiye'nin şu anda çok az sayıda müttefiki vardır. Kesin
olan, müttefik sandığımız hiçbir devletten en nihayetinde,
'o an' gelip çatana dek emin olmayacağımızdır.
Dolayısıyla kamuoyuna medya üzerinden yansıtılan ve her yüzümüze
gülenin sıcak başlıklarla takdim edildiği,
'müttefik'miş gibi yansıtıldığı dilden
vazgeçmeliyiz.
Akkuyu Nükleer Santrali ve büyük mücadelelerle sürdürülen
Türk Akımı Projesi sayesinde Rusya Federasyonu ile pekişen
ilişkilerimize bu açıdan baktığımızda, YPG noktasında bir kriz
yaşamamız söz konusu olabilir. Umarım olmaz bu açıdan bazı
sinyaller okunmaya değer. 6 Ağustos'ta, Filipinler'in başkenti
Manila'da yapılan görüşmede, Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov,
meslektaşı Mevlüt Çavuşoğlu'na, YPG'nin Astana sürecine
'resmî muhatap' olarak katılması gerektiği yönündeki
görüşünü bildirdi. Çavuşoğlu, bunun ülkemizin 'kırmızı
çizgisi' olduğunu belirterek resmî duruşumuzdan ödün
vermedi.
Ancak Rusya, Türkiye'nin Suriye'deki varlığının önüne geçmek
tehdidiyle bu duruşundan geri dönmezse, 15 Temmuz sonrası gelişen
ilişkiler sekteye uğrayabilir. Zira Fırat Kalkanı ile başlayan
süreçte, Rusya'nın NATO üyesi Türkiye ile işbirliğine gitmesi,
ABD'ye hem Türkiye hem de Rusya açısından verilen önemli bir
mesajdı. Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dediği gibi İdlib'in
özgürleştirilmesi de Rusya ve İran ile birlikte görüşülen bir
süreçtir. Önümüzdeki günler bu açıdan sıcak gelişmelere gebe
olabilir.
Rusya, agresif yöntemlerden önce, pasif agresif yöntemleri
tercih eden bir ülke. Mesela, Rusya İnsan Sağlığı ve Tüketiciyi
Koruma Kurumu'nun (Rospotrebnadzor), tamamen durduk yere, ortada
tek bir vaka dahi yokken, "Türkiye'deki bazı
tatil bölgelerinde virüs bulunduğu"
yönündeki açıklaması böyle bir gelişmeydi. Neyse ki Rus
tatilcilerin %0.1'i hariç hiçbiri kendi devlet kuruluşlarına kulak
asmadı da turizm rakamlarına yansıyan kayda değer bir gelişme
olmadı.