Önce İran'ın kanalı Press TV'de, Zeytin Dalı operasyonuyla
ilgili dezenformasyonlar yer almaya başladı. YPG ile mücadelemizi,
"Türkiye, Suriye Kürtlerine saldırıyor" başlığıyla duyuran Press
TV, ayrıca başka zamanlarda ve ülkelerde gerçekleşmiş sivil kaybı
fotoğraflarını Türk Silahlı Kuvvetleri gerçekleştirmiş gibi yayın
yaptı.
Tillerson'la görüşmenin gecesinde ise, Esed'in haber ajansı
SANA'nın dezenformasyonu, Rusya'nın kanalı Russia Today üzerinden,
TSK'nın Afrin'e kimyasal saldırı düzenlediği şeklinde yayıldı.
Lavrov'un, son demecinde, Afrin'deki karmaşık durumun ancak
Şam-Ankara diyaloguyla çözüleceğini söylemesi de Rusya'nın,
Tillerson görüşmesinin ertesinde, elini fazlasıyla zorladığını
gösteriyordu. Türkiye'nin yedi yıllık emeğini, 3.5 milyon mülteciyi
kabulünün bedelini, muhalifler üzerindeki nüfuzunu tamamen çöpe
atmasını istemek akılsızlık değilse nedir? Ayrıca Esed'le diyalog
kuran Türkiye, normal şartlar altında Soçi Zirvesi'ne gelmeyi
aklından bile geçirmeyecek olan muhalifleri temelli ABD'ye
bağlamaktan başka ne işe yarar?
Öte yandan Türkiye, hariciyesi ve medyasıyla İran'daki gösterilere
hep bir ağızdan karşı çıkmış; İran'ı karıştırmak isteyenlerin 'dış
güçler' olduğunu savunmuştu.
Oysa "DEAŞ da yenildiğine göre artık Irak ve Suriye'ye para ve
insan gücü akıtmaktan vazgeçin, Hizbullah'ı değil bizi doyurun,
Yemen'e değil bize bakın" diyen halk kesimleriyle Türkiye'nin
Ortadoğu'ya dair İran'dan talepleri ortaktı.