Harvard Üniversitesi'nden Joseph Nye tarafından uluslararası ilişkiler literatürüne kazandırılan 'yumuşak güç' kavramı uzun yıllar gündemimizde yer aldı. Çünkü Türkiye'nin Balkanlar, Ortadoğu ve Afrika'daki etkisinin önemli ölçüde yumuşak güce dayandığını söylemek mümkün. Yani kültürel nüfuz, ekonomik ilişkiler ve diplomasi üzerinden belirli ülkelerle ilişkilerde alınması istenen kararlara ulaşılmasını sağlayan bir araç olarak yükselen bir yumuşak güç olduğumuz doğruydu.
Ancak özellikle 15 Temmuz günü milletimiz kadar devletimizin ve dolayısıyla ordumuzun da atlattığı travma ertesinde, sert gücün Ortadoğu'da var olabilmek için bir gereklilik olduğu daha net biçimde görüldü. Nitekim darbeden kısa süre sonra ordumuz Fırat Kalkanı harekâtını başlatmış ve DEAŞ'ı sınırımızdan püskürtmüştü. Şimdi de Zeytin Dalı harekâtıyla Suriye sınırımızın %65'ine hâkim olan YPG ile mücadelemiz başladı.