Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Rusya'ya ve öldürülen pilotun ailesine
üzüntü ve taziye mektubunu göndermesinden üç saat önceydi. Sekiz
Suriyeli muhalif grup, Lazkiye'de ağır bir saldırı başlattı. Bu
alan, Türk sınırına 5 kilometre uzaklıkta olan ve ilginç biçimde
Rus uçağının da düştüğü bölgeye tekabül ediyordu. Tesadüf deyip
geçebilirsiniz ama Bild'den Julian Röpcke'nin yazdığı bu ayrıntıyı
paylaşmak istedim.
Başlıktaki, son günlerde özellikle paralel (Cumhuriyet de buna
dahil) yayın organlarında açıkça ifade edilen, Ak Parti camiasında
da kulaktan kulağa fısıldanarak sorulan bir soru ve elbette cevap
verilmeyi hak ediyor. Yine elbette o cevabı verecek kişi ben
değilim ama gözlemlerimden ve haber takibinden çıkardığım sonuç
şöyle:
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, geçen haftaki yazımda söylediğim
gibi, mektup diplomasisinin hemen ardından Karadeniz Ekonomik
İşbirliği toplantısına davet edilerek Soçi'ye gitti.
Orada, Rus mevkidaşı Lavrov ile yaptıkları basın toplantısında,
"Esed'in kalması gitmesi konusunda farklı görüşlerimiz oldu. Şimdi
de aynı düşünüyoruz demek zor olabilir. Olumlu olumsuz her konuyu
Rusya ile görüşebiliriz" dedi.
Endişeli çevreler, bunu hemen "Türkiye Esed ile de anlaşacak" diye
yansıttılar. Hâlbuki Çavuşoğlu, Esed'in kalması noktasında
anlaşmadıklarını, hâlâ da anlaşmazlığın geçerli olduğunu ama
olumsuz da olsa her konuyu konuşabileceklerini söylemişti.