Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Kilis ziyaretinde söylediği şu sözler
tartışma yarattı: "Kardeşlerimizin içinde inanıyorum ki Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı olmak isteyenler var. İçişleri Bakanlığımızın
bu konuda attığı adımlar var. Ellerinden geleni bakanlığımız bir
ofisle takip etmek suretiyle bu kardeşlerimize bu yardımı, bu
desteği yaparak, vatandaşlık imkânını vereceğiz."
Aslında vatandaşlık verilmesi meselesi, Suriyeli mülteciler ülkeye
girdiğinden bu yana, muhalefet tarafından kötüye kullanılan ve
mültecileri düşmanlaştıran bir durum. "Mültecilere sahte kimlikle
oy kullandırıyorlar" bu hususta en çok söylenen ama bir kez bile
kanıtlanamamış yalanların başında geliyor.
Peki, şimdi ne olacak? Tüm mültecilere mi vatandaşlık verilecek?
Neye göre seçim yapılacak? İstisnai uygulamalar olacak mı? Bu ve
benzeri sorular konusunda, hükümetin veya Külliye'nin bir an önce
aydınlatıcı cevaplar vermesi gerekmektedir. Öncelikle açıklamanın
zamanlaması şaşırtıcı değildi. Zira mevcut kanunlarımıza göre,
normal şartlar altında bir kişinin vatandaşlık talebinde bulunması
için en az 5 sene Türkiye'de yaşıyor olması gerekmektedir. Bu süre,
ilkin Nisan- Mayıs 2011'de gelmeye başlayan mültecilerden
başlayarak dolmaya başladı.
Cumhurbaşkanı'nın açıklamasında, isteyen herkesin başvurabileceğine
dair vurgu, 'kökten eşitlikçi' bir tavrı göstermektedir ve
önemlidir. Din, dil, ırk, mezhep ayrımı yapmadan en çok mülteciyi
kabul eden tek ülke, Türkiye'ye yakışan da budur. Ancak sonuçta
başvuran herkesin devletin güvenlik birimlerince detaylı
araştırılacağı, son kararı İçişleri Bakanlığı'nın vereceği,
istisnai hallerde Bakanlar Kurulu'nun devreye girebileceği
unutulmamalıdır. Mevcut kanunumuza göre, vatandaşlık kazanabilmek
için şu şartları yerine getirmek gerekiyor:
a) Kendi millî kanununa, vatansız ise Türk kanunlarına göre ergin
ve ayırt etme gücüne sahip olmak,
b) Başvuru tarihinden geriye doğru Türkiye'de kesintisiz 5 yıl
ikamet etmek,
c) Türkiye'de yerleşmeye karar verdiğini davranışları ile teyit
etmek,
ç) Genel sağlık bakımından tehlike teşkil eden bir hastalığı
bulunmamak,
d) İyi ahlak sahibi olmak,
e) Yeteri kadar Türkçe konuşabilmek,
f) Türkiye'de kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin
geçimini sağlayacak gelire veya mesleğe sahip olmak,