CHP milletvekili Özgür Özel'in, Türkiye'nin dış politikasında
zikzaklı bir yol izlediğine dair eleştirisine, Dışişleri Bakanı
Mevlüt Çavuşoğlu, "Mayınlı tarlada düz yürürsen, ölürsün" şeklinde
cevap vermiş. Gerçekten durum böyle. Sadece Türkiye için değil,
bölgedeki tüm ülkeler için.
İran'ın, Rusya'nın veya Suudi Arabistan'ın son iki yılda
birbirleriyle, Türkiye ile veya ABD ya da Katar ile ilişkilerine
baktığınızda söz konusu zikzakları çok net biçimde görebilirsiniz.
Türkiye için yürüdüğü sahadaki mayınlara baktığımızda çoklu
ihtimalleri görebiliriz.
Örneğin Filistin'de, Hamas ve Fetih arasında imzalanan ve Filistin
yönetiminin bölünmüş lüğünü sona erdiren "Ulusal Uzlaşı Anlaşması"
nihayet imzalandı. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da
anlaşmanın memnuniyetle karşılandığını bildirdi.
Hamas, Gazze'deki seçimlerden galibiyetle çıkmış, haklı bir
hükümete sahipti. Ancak mevcut anlaşmayla, Hamas'ın yetkileri
törpülendi, güç Fetih'e geçti. Anlaşmaya giden görüşmelerin,
Mısır'ın darbeci hükümetinin himayesinde yapılmış ve Kahire'de
imzalanmış olması da bu kanıyı güçlendiriyor. Nitekim Hamas, uzlaşı
hükümetinin devralması amacıyla Gazze'deki idari komiteyi
feshettiğini açıklamıştı.
Mısır-Gazze sınırındaki Refah Kapısı'nın açık tutulmasının Gazze'yi
bir nebze rahatlatacağı, Hamas'ın uzlaşmaya yanaşarak seçmenleri
nezdinde daha olumlu algılanacağı gibi faktörler dışında gelecek
belirsiz. Hamas üyelerine suikast ve kaçırma dahil her tür
operasyonda parmak izi olan Muhammed Dahlan'ın varılan sonuçtan
memnun olduğu ise kesin. Dahlan'ın, Gazze'ye yönelik ambargoyu
hafifleten isim olarak kendini parlatacağı ve Mahmut Abbas'ın
koltuğuna oynaması şaşırtıcı olmayacaktır.
Dün Londra merkezli ama Katar'ın fonladığı bilinen Middle East
Eye'da, Genel Yayın Yönetmeni David Hearst ilginç bir yazı kâleme
aldı. Wikileaks'in sızdırdığı 2010 tarihli belgeye göre, Dahlan,
Libya'nın devrik lideri Muammer Kaddafi'nin sağ kolu olan oğlu
Seyf'ül İslam Kaddafi ile, Arap Baharı süreci başlamadan önce
İspanya'da görüşmüş. Buna binaen Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde,
Dahlan hakkında, Libya'ya BM'in silah ambargosunu kırarak, rejimin
işlediği insanlık suçlarına katkısından ötürü soruşturulduğu bir
dosyanın varlığından bahsediliyor. Katar, böylelikle Dahlan'ın
uygun bir aday olmayacağının sinyalini veriyor. Türkiye'nin de
hemfikir olduğuna eminiz.
Ancak Mısır himayesindeki anlaşma sayesinde, direksiyonda İsrail
ile senkronize olan Birleşik Arap Emirlikleri ve S. Arabistan'ın
bulunduğunu söylemek yanıltıcı olmaz. Dolayısıyla sahadaki
mayınlardan biri kesinlikle burada yatıyor ve üzerinde Dahlan
yazıyor.
Öte yandan Irak Ordusu içindeki, İran fanatiği Haşdi Şabi
birlikleri, Kerkük'ün güneyine dayandılar. Tank sevkiyatı
karşılıklı sürüyor. Dün Kerkük halkının bir kısmı da olası
saldırıya karşı sokaktaydı. Talabani ailesine taziyelerini sunmak
vesilesiyle Süleymaniye'de bulunan İran'ın sahadaki baş adamı Kasım
Süleymani ile Barzani'nin görevlendirdiği yetkililerin görüştüğü
belirtiliyor.
Eşzamanlı olarak yine Barzani'nin gönderdiği bir heyet, Bağdat'ta
görüşmeler yürütüyor. Başbakan İbadi'nin görüşmeyi reddettiği heyet
neyle dönecek bilinmiyor. Bu sırada İran da IKBY ile olan sınır
kapısını kapattığını açıkladı ve IKBY de doğruladı. Haşdi Şabi, Şii
milliyetçisi, kadın-çocuk demeden Sünnileri öldürmesiyle bildiğimiz
vahşi bir örgüt. Onların Kerkük'e girmesi, peşmergeyi de Barzani'yi
de oldukça zorlar.
Ancak Kerkük, Haşdi Şabi'nin eline geçerse, Kerkük-Yumurtalık boru
hattından, bizim denetimimizle dünyaya ulaşan ve ekonomimize büyük
katkı sağlayan petrole veda edebiliriz. Zira İran'ın Kerkük'e
konduğu gibi Bağdat ile yaptıkları petrol anlaşmasını hayata
geçirecekleri net. Başbakan Yıldırım'ın da bu sebeplerle Irak
ziyaretini ertelediğini düşünmek olasıdır. Peşmerge ve Haşdi
Şabi'nin çatışmaları üzerine Türkiye barış gücü olarak Kerkük'e
girebilir mi, şimdilik uzak ama ihtimal olarak görünüyor.
Bu arada Irak'ın, Şengal'de yerleşik olan PKK'lı YBŞ militanlarına
para ve lojistik yardımı yaptığını da daha önce not etmiştik.
Bölgede PKK ile temasta olmayan hiçbir komşumuz yok. Zaten mayının
en büyüğü de burada yatıyor...