Trump, 20 Ocak'ta Başkanlık koltuğuna oturdu. 21 Ocak'ta, ABD
sokaklarına, bir kısmını George Soros'un fonladığı 100'lerce sivil
toplum kuruluşunun organizasyonu ve çağrısıyla milyonlar protesto
etmek için akın etti. Bu, globalistlerin sokaktaki kabiliyetlerine
dair verilmiş başarılı bir gözdağıydı.
23 Ocak'ta, Trump, Trans-Pasifik Ortaklığı'ndan çekilen bir
Başkanlık Kararnamesi yayınlayarak karşı atağa geçti. 27 Ocak'ta,
Trump'ın seçilmesinden önce globalistlere en büyük darbeyi vuran
'Brexit'in mimarı' sayılabilecek İngiltere Başbakanı Theresa May,
Washington'a gelerek ilk kutlama ziyaretini yapan kişi olmuştu.
May'in ikinci adresini hatırlatmama gerek varsa, doğru bildiniz,
Ankara. Parantezi kapa.
İlerleyen günlerde sağlık reformu ve göçmen politikasıyla ilgili
kendi kararlarını uygulamaya başlayan Başkan'a ilk resmî direniş
mahkemelerden geldi. Trump, onları cesaretlendiren odak olan Adalet
Bakanı Sally Yates'i, 30 Ocak'ta kovarak cevap verdi.
Bu sırada Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn'in
seçimden önce Rusya'nın ABD Büyükelçisi'yle buluşmasında Rusya'ya
yönelik yaptırımları konuştuğu ortaya çıktı. Görevde sadece 23 gün
geçirebilen Flynn, istifasını sunmak zorunda kaldı. Flynn'in, seçim
günü yayınlanan makalesinde Fetullah Gülen'i 'maskeli terör ve
istikrarsızlık kaynağı' olarak betimlediğini hatırlatalım.
Trump, o günden itibaren kan kaybetmeye devam edecekti. Trump
ekibinde yer alan herkes üzerinde medya yoluyla inanılmaz bir
karalama kampanyası yürütülüyor, 'dokunan yanıyor'du.
2 Mart'ta Adalet Bakanı Jeff Sessions, Trump ekibi hakkında 'Rusya
soruşturması'na dair tüm yetkilerinden, ekibe yakınlığı sebebiyle
'çıkar çatışması' kuralına dayanarak kendi kendini azletti. Bir
nevi kendini 'korumaya aldı.' Ancak 10 Mart'ta Sessions, 46 ABD
savcısının istifasını istedi ki bu alışılmadık bir uygulama
değildi. Rıza Sarraf'la başlayan ve HalkBank Genel Müdür
Yardımcısı'nın tutuklanmasına giden soruşturmayı yürüten, FETÖ ile
irtibatı kamuoyunca bilinen savcı Preet Bharara da bunlardan
biriydi. İstifa etmeyi reddetti, kovuldu. Şimdi talkshow sunuculuğu
yapıyor.
9 Mayıs'ta, Trump Rusya soruşturmasının baş aktörü olarak gördüğü
FBI Başkanı James Comey'i kovdu. 20 Temmuz'da, Trump'ı savunan
hukuk ekibinin sözcüsü ve baş avukatı istifa etti. 18 Ağustos'ta,
soruşturmaya dahil edildiği anlaşılan ve Trump'ın sağ kolu olan baş
stratejisti Steve Bannon istifa etti. Bugüne gelen süreçte,
Trump'ın çekirdek ekibindeki istifaların sayısı 10'u buldu.
Başkanlık Konseyi'nden ve danışmanlıktan çekilen işadamlarını da
eklersek sayı 30'a dayanıyor.
Esas bomba ise bugün patlıyor. Trump ve ekibinin Rusya ile 'kirli
ilişkileri' olduğu iddiasını araştırmakla görevlendirilen özel
danışman ve eski FBI Başkanı Robert Mueller'in, davadaki ilk
suçlamaları belirlediği cuma basına sızdırıldı. Bugün ise ilk
gözaltı kararlarının alınması bekleniyor. İlk sıralarda yine
Michael Flynn görünüyor, yakın zamanda gözaltına alınabilir.
Flynn istifa ettiği gün, artık 'siyasi bir rehine' olduğunu
yazmıştım. O yüzden sonrasındaki gelişmeler şaşırtmadı. Bu hızla
giderse Trump ya bir yılını doldurmadan istifaya zorlanacak veya
azil tehdidiyle yaşayarak kendisine söylenen her şeyi yapan bir
kukladan farksız olacak; aşağı yukarı diğer ABD başkanları
gibi...