AK Parti, geçtiğimiz ay "Türkiye
Yüzyılı" başlıklı programla seçim startını
vermişti.
CHP de "İkinci Yüzyıl'a Çağrı"
başlığıyla hem seçim startını verdi hem de Kılıçdaroğlu'nun
adaylığını bir nevi tescil ettirmiş oldu.
CHP'nin başlığındaki Ak Parti'den alınan bariz
"ilham" dışında iki program arasında bir benzerlik
yoktu: Salondaki koordinasyonsuzluk, formatın sanki panel
ortamıymış gibi olağanlığı, katılımcıların durgunluğu, vb.
Kılıçdaroğlu bir lider olarak ortaya kendini koymak yerine bol bol
ekip tanıtımı yaptı. Ancak çevresine topladığı insanlar ya
siyasette kendini şimdiye dek gösterememiş albenisi olmayan
kişilerdi ya da CV'si güzel ama ne siyaset ne de devlet tecrübesi
olmayan kişilerdi.
Programa dair en büyük eleştirimse Amerikalı danışman Jeremy Rifkin
ile CHP'nin kurduğu ilişkiydi. Düşünsenize Türkiye gibi büyük bir
ülkenin ikinci partisisin. Ana muhalefetisin. İktidardan sonraki en
önemli temsil sahibisin.
Ve parasını verip tuttuğun Amerikalı bir danışman, tenezzül edip
Türkiye'ye bile gelmeden, Washington'daki evinden bağlanarak size
ders anlatıyor. Siz de...