Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'nı takip etmek
üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindeki heyetle Paris'teyiz.
Zirveye dair biz gazetecileri en çok ilgilendirense iklim değil,
merakla beklenen Erdoğan-Putin görüşmesinin Hollande aracılığıyla
gerçekleşip gerçekleşmeyeceği... Erdoğan'ın bu sabah Başkan Obama
ile de görüşmesinin olduğunu hatırlatıp, krizin bir haftalık
bilançosuna bakmayı öneriyorum:
Hava sahamızı uyarılara rağmen ihlal ettiği için düşürdüğümüz Rus
savaş uçağının yankıları sürüyor. Gelin krizin başlangıcından
bugüne geçen bir haftanın iki ülke açısından bilançosuna
bakalım:
Uluslararası destek: Uçak düşürüldükten kısa süre sonra, ilk net
çıkış ABD Başkanı Obama'dan geldi. Kabadayılık usulü ve ittifak
çalışmaları ile ABD'nin bölgedeki hegemonyasını kırmaya çalışan
Putin'in façayı çizdirmesinden memnun olduğunu tahmin etmesi zor
olmayan Obama, Türkiye'nin sınırlarını koruma hakkı olduğunu
söyledi. Dahası Rusya'nın Suriye'de DAEŞ'i değil, Türkiye ve ABD
gibi ülkelerin de desteklediği ılımlı muhalifleri hedef aldığı
eleştirisini yaptı.
Ardından "patron" konuştuğu için NATO'dan da Türkiye'nin
haklılığına işaret eden açıklamalar geldi. AB ülkeleri de gerilimin
düşürülmesi talebini dile getirdi. Putin'in Türkiye'nin DAEŞ'ten
petrol aldığını söylemesinin ertesi günü ABD Hazine Bakanlığı'nın
içlerinde Russian Alliance Bank'in ve iki Rus işadamının bulunduğu
listeyi açıklayıp yaptırım uygulaması ise 90'lık bir goldü. Genel
resme bakıldığında güçlü ülkelerin hemen hepsinin Türkiye'yi net
veya dolaylı yoldan haklı bulduğunu ve desteklediğini söylemek
mümkün.