Dün Şırnak Valiliği, saat 23.00 itibariyle sokağa çıkma yasağı
uygulanacağını ilan eder etmez, mahalleleri hendek kazılarak
YDGH'nin mevzisi haline getirilmiş olan vatandaşlar, dondurucu
soğuğa rağmen alabildikleri eşyalarını alıp yola koyuldular.
PKK'lı teröristler, Nusaybin ve İdil caddelerinde durdurdukları
araçların kontak anahtarlarına el koyarak göç dalgasına yine
bildikleri tek yol olan zorbalıkla engel olmaya çalışsa da, yaya
olarak ilçeyi terk edişler devam etti. Bir insanın evini, yuvasını,
düzenini geride bırakıp yollara düşmesi kolay mı? PKK, hayatı bu
derecede yaşanmaz kıldığı, çoluk çocuk, yaşlı veya kadın demeden
herkesin canını tehlikeye attığı için sivillere göç etmekten başka
bir yol bırakmıyor.
Yine dün, Diyarbakır'da da, her seferinde "halkımız" diye ağzını
doldura doldura konuşan HDP'liler, halklarının barış içinde yaşama
hakkına değil, Kandil'in hendek savaşına cephane taşımakla
meşguldüler. HDP ve DBP çağrısıyla yapılan kontak ve kepenk kapatma
eylemi sayesinde hayat felç oldu. HDP'li belediyeye ait araçlar
çalışmayınca toplu taşıma nerdeyse yapılamadı. Aileler çocuklarını
okula gönderemedi.
Bağlar ve Yenişehir gibi ilçelerde bir araya gelerek, uyarılara
rağmen izinsiz yürüyüş düzenleyen, güvenlik güçlerine taş,
molotofkokteyli ve ses bombalarıyla saldıran gruplara biber gazıyla
müdahale edildi. Bazı göstericiler gözaltına alındı.
O sırada, 'sivil siyasetçi' olan HDP'li vekil Pervin Buldan, aynen
şu cümleleri yazdı ve sosyal medyada paylaştı : "Bırakıp
gitmeyeceksin. Terk etmeyeceksin. Bir gün geri dönmek istersen yüz
bulamayabilirsin..."