CHP trollerinin Kılıçdaroğlu'na layık gördüğü son lakap bu.
"Gandi Kemal"den daha inandırıcı olduğu kesin. En azından 'dede'
kısmı kesinlikle doğru. Ancak demokratlığı oldukça tartışmalı. Zira
çok partili demokrasiye geçmemizden itibarenki Türk siyasi
tarihinde parti içi "lider sultası" kurma manasında
Kılıçdaroğlu'ndan daha maharetli bir lider zor buluruz.
AK Parti'ye karşı 2 halk oylaması, 4 genel seçim, 2 yerel seçim ve
iki cumhurbaşkanlığı seçimi olmak üzere toplamda 10 seçim
kaybedip hâlâ genel başkan koltuğunda oturmasını, CHP
Genel Merkezi'nde oynadığı "Bizans
oyunları"na borçlu olduğunu kendisi de bal gibi biliyor.
Kendi listesini kendisi oluşturup, zaman zaman gerektiğinde kongre
ve kurultay ertelettiği de malum. Hatta CHP'li üyelerin tehditle
"yola getirildiği" bile yine CHP'lilerce söylenmişti.
Ayrıca halkın seçtiği ilk Cumhurbaşkanı'nı her fırsatta
aşağılaması, Milletin Evi'ne "Saray" diye hitap etmesi de
demokrasiye olan hıncının bir tezahürü olsa gerek.
Ancak "demokrat dede"nin son önerisini dedelerimiz bile düşünemezdi
sanırım. Şöyle demiş: "Çalışır veya çalışamaz. Çalışan, asgari
ücretin altındaysa asgari ücrete tamamlanacak. Geliri
yoksa asgari ücret kadar gelir ödenecek."
Bu durumda "Kim, neden asgari ücretle çalışsın?" ya da çalışanın
verdiği vergiyle çalışmayanı doyurmanın haklılığı gibi sorular
ortaya çıkıyor ki sormak nafile. Zira SGK'yı batıran müflis genel
müdüre ekonomi sorarsanız, "Herkese benden iki anahtar" diye bol
kepçe sallayan politikacıları bile böyle mumla ararsınız...