Sabah işe geliyorum.. Arabamın müzik setinde Işıl Yücesoy'un
yeni albümü "Zamansız" var.. İroniye bakar mısınız?. Bir albüm, hem
de yıllar sonra bir albüm çıkarmak için en olmayacak zamanı "Seç"
deselerdi, Işıl'a, tam da bugünden uygununu bulabilir miydi
acaba?..
"Unutursam Fısılda" filmindeki o unutulmaz, o muhteşem oyunculuğu
gözlerimin önünde hala..
Tam da benim özlediğim pop şarkılarını söylüyor, Zamansız'da Işıl..
Çastra, çastra değil.. Kulağı okşayan müzik.. Romantik, duygusal
sözler..
Birden çok tanıdık bir melodi yükseldi, müzik setimden..
Sezen'in en çok sevdiğim, ama en az söylediği şarkılardan biri
bu..
"Ağlamak güzeldir
Süzülürken yaşlar gözünden sakın utanma
Ağlamak şu gelip geçici dünyada
Her şeye rağmen var olmak demek
Ağlamak yaşayan binlerce duygu
İnsanca ve coşkulu güzel bir şeydir."
Işıl'ın enfes yorumuyla, bu insanı içinden vuran enfes sözler
kulağıma akarken, gözlerimin önüne ne geldi biliyor musunuz?.
Yıllardan beri yollarda beraber yürüdüğü, 15 temmuz gecesi,
Demokrasi'yi savunmak için Köprü'deki tanklara koşan arkadaşı Erol
Olcak ve 16 yaşındaki oğlunun bayrağa sağlı tabutları başında
konuşma yapmak için mikrofonu eline alan, ama iki cümleden ötesini
edemeyip, hıçkırıklara boğulan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan..
O gece, Demokrasi uğruna dik duruşu ile, aldatılmış çılgınlara en
büyük darbeyi vuran, kalkışmanın teşebbüs aşamasından öteye
gidememesini sağlayan Recep Tayyip Erdoğan'ı, bugüne dek ekranlarda
yüzlerce defa izledim.. O gece, cep telefonu ile halkı direnmeye
çağıran ve ülkenin kaderini bir anda değiştiren konuşması
dahil..
Ama yaşadığım sürece, gözümün önünden gitmeyecek görüntüsü, işte o
ağladığı sahne olarak kalacak hep..
Sezen'in yıllar önce bize anlattığı sahne..
"Ağlamak şu gelip geçici dünyada
Her şeye rağmen var olmak demek
Ağlamak yaşayan binlerce duygu
İnsanca ve coşkulu güzel bir şeydir."