"Şu bizim dönme dolap Ahmet
Emin Din ü îmânımıza çatmadadır
Başımız ağrımaz etsek de yemin
Vatanı on kuruşa satmadadır."
"Gazete" ve "Satmak" sözcükleri yan yana gelince aklıma hemen
çocukluk anım gelir.. Eve Vatan gazetesi alırdık.
Babam Ahmet Emin Yalman'ın baş yazılarını takip ederdi. Bir kış
akşamı yemek sonrası gene odun sobasının etrafında toplanmış
kızaran kestaneleri beklerken, babam "Yahu şu Neyzen'e bak, gene
neler yazmış" dedi, yazının girişindeki dörtlüğü okudu. Neyzen
dediği Tevfik tabii..
Yalman ailesi Selanikli olduğu için "Dönme" derlerdi onlara, Bab-ı
Ali'deki rakipleri.. Yazarken lafını sakınmadığı, sözü
yuvarlamadığı için de sevmeyeni çoktu.
Vatan gazetesinin fiyatı da on kuruştu..
Zamanın en ünlü mizahçısı ve Hicivcisi Neyzen de bu satırları
düşürmüştü işte..
Şimdi Aydın Bey de Hürriyet'i bana sorarsanız "On Kuruş"a
satıyor..
Niye?.
Perşembe sabahı haberi aldığımda orda çalışan yüzlerce meslektaşım
adına üzülmüştüm.
Ben şok geçirdiysem, onlar ne âlemdeydiler acaba?.
Öğleden sonra telefonum durmadı.
Haber alabileceğim herkesi aradım..
Çıkardığım sonuç..
Aydın Bey, Hürriyet ve Kanal D başta bütün gurubu, mali sebeplerle
satıyor.
Sadece Kanal D, geçen yıl 400 milyon zarar etmiş.. Yarısı ilan
Hürriyet bile zarardaymış.
Posta dışında kâr edeni yokmuş..
Sıfırlamadan satmak için herkesten gizli harekete geçmiş.. Yayın
Gurubu'nun başında olan kızı Begümhan Doğan Faralyalı da, sağ kolu
gibi, Arzuhan Doğan Yalçındağ'ın, Vuslat Doğan Sabancı'nın ve
Hanzade Doğan Boyner'in de durumdan haberi yokmuş..
Çarşamba günü guruptaki herkes şok geçirmiş bu yüzden. Başta
kızlar..
Yıl 1981.. Sirkeci tüccarlarından Aydın Doğan, Ercüment
Karacan'dan Milliyet'i satın aldığında yer yerinden oynamıştı.
Karacan kimsenin tam bilmediği bir sebeple arkasına bakmadan
kaçarken, babasından ve Abdi Bey'den kalan gazeteyi satmıştı.
Aydın Doğan adını Türkiye ilk defa o zaman duydu.
Biz o sırada Erkekçe Dergisini çıkarıyorduk Gelişim'de.. O
sayımızda Aydın Doğan'ı tanıtmaya karar verdik..
Ben gittim, kendisiyle bir söyleşi yaptım.
Bir de kolaj hazırladık. İki yana açılmış Milliyet Gazetesi.. İki
el tutuyor. Birinci sayfada bir resim yeri kesik. Kesiğin arkasında
Aydın Doğan'ın resmi var.
Yazının başlığı da "Milliyet'in arkasındaki adam!." Aydın Bey'e
"Milliyet'i niye aldınız" diye sormuştum. Bin dedi kodu dolaşıyordu
da, bugünkü gibi.. Cevabı kısa ve net oldu.
"Ben tüccarım. Kar edecek şeyi alırım. Buzdolabı fabrikasını niye
alıyorsam, Milliyet'i de o sebeple aldım."
Bu cümle kıyamet kopardı. En başta da Milliyet'in içinde...
Mehmet Barlas gazetenin Genel Yayın Müdürüydü hatırladığım
kadarıyla.. En kıyamet koparan da oydu. Arkasında da "Bizi köle
gibi sattılar" diyen Namık Sevik!.
"Gazete, buz dolabı fabrikasıyla ayni kefeye nasıl konurdu?. Gazete
kutsal bir kurumdu. Halkın haber alma hakkını ve ifade