Size bir tavsiyede bulunayım mı dostlarım!..
Bedava olduğu için yayınları "Geveze" programlarla dolduran haber
kanallarında canınızı sıkan bir konuşmaya rastlarsanız, hemen kanal
değiştirin. Eğer okuduğunuz gazetede, hala kara haber, hala
karalama makalesiyse okuduğunuz, hemen bırakın..
Ruhunuz kararmasın.. Şahit olduğunuz ülke gerçekleri ile
rahatlamaya başlayan içiniz yeniden sıkılmasın..
Çünkü aydınlık günler yakın..
Çünkü, Türkiye, 15 Temmuz'dan bu yana hayal bile edemediğimiz çok
ama çok güzel sahneler yaşıyor. Türkiye'de 15 Temmuz'dan bu yana
hayal bile edemediğimiz adımlar atılıyor..
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nu ve
MHP Lideri Devlet Bahçeli'yi Saray'a davet etti.. İkisi de
gittiler.
"Saray'a gitmem"i bir parti politikası yapan Kılıçdaroğlu davete
tereddütsüz katılarak, "Vatanın partiden önce geldiğini" gösterdi.
Darbe gecesi de, derhal karşı olduğunu açıklamıştı. Pazar akşamı
Taksim'de tüm partilerin, her fikirden olanların katıldığı bir
Demokrasi Mitingi yapıp, bu ülkedeki her demokratın altına
tereddütsüz imza atacağı 10 maddelik bir manifesto okumuştu.
Demokrasi manifestosu..
Bu sütunlarda kaç defa yazdım.. "Muhalefetin lideri yok. Bu
Kılıçdaroğlu'ndan ne köy olur, ne kasaba" diye.. Konu "Vatan"
olunca, Kılıçdaroğlu ilk kez lider vasıflarını ortaya koydu.
..Ve en güzeli..
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kılıçdaroğlu'na 15 Temmuz
gecesinden başlayarak takındığı tavır ve Taksim mitingi için
"Teşekkür" etti.
Cumhurbaşkanı'nın o manifestoda katılmadığı, ya da eksik bulduğu
yanlar yok muydu?. Vardır muhakkak.. Ama gün, "Ayrılıklar"ı ortaya
atıp kavga çıkarma değil, "Birlik" eylem ve söylemlerinin altını
çizip kucaklaşma günüydü. Günlerden beri bu çağrıyı yapan
Cumhurbaşkanı, "Ele verir talkını.." dedirtmemişti işte..