Allah'tan o yıllar, basın tribünlerinde bir spor ahlakı, saygısı var. Öyle bağırma, çağırmalar, hatta jestler bile ayıplanırdı ağbilerimiz tarafından. Kendimi tuttum ve düşündüm..
"Oğlum Hıncal palavrayı bırak, sen artık Galatasaraylısın.." Ankara'ya döndüm ve herkese açıkladım, Galatasaraylı olduğumu..
Bu hikayeyi herkes bilir, çok yazıldı, çok söylendi. Yeri gelirse gene yazarım, nasıl içten, nasıl kökten, nasıl ruhumla, bilincimle Galatasaray'ı seçtiğimi..
Bir çocukluk hevesi aileden birinin isteği, baskısı falan değil, her şeyi bilecek, anlayacak yaşta kendi tercihimle Galatasaraylı oldum.
.. Ve Galatasaray pazar akşamı Kayseri'ye dört gol atarken, her golde üzüldüm.. Kayseri'nin kaçırdığı her golde de üzüldüm.
O zaman hissettim ki, artık Galatasaraylı değilim!.