Evet, Sevgili İçişleri Bakanım Süleyman Soylu, ben vatandaş
Hıncal Uluç İstanbul Valiliği'ne talibim..
Bunu, en önemli uğraş konusu yaşadığı kentin sorunları olan, sadece
yeren değil, ayni zamanda çözümler de öneren, tam 60 yıllık
(Kasımda kutlayacağız, inşallah) deneyimli bir gazeteci olarak
talep etmiyorum..
Bunu, rozetinin üzerine V ve İ harfleri, yani "Vatan İdaresi yazan
ve bu vatana 158 yıldan beri Vali yetiştiren Mekteb-i Mülkiye'nin,
hem de Vali yetiştiren "İdari" şubesinden mezun olduğum, yani Vali
nedir, sorumlulukları nedir, gücü, yetkileri nedir, nasıl kullanır
çok iyi bildiğim için de istemiyorum.
İstanbul Valisi olmak istiyorum. Çünkü son yıllarda bunun, dünyanın
en kolay işi olduğunu görüyorum.
Herhangi bir eğitime de gerek yok. Orta terk birisi de yapar... Ve
ben Sayın İçişleri Bakanım, hayatımın son yıllarını klimalı
konaklarda koltuğuma yaslanarak, sabahtan akşama hiçbir iş
yapmadan, korumalarım, özel kalemlerim, sekreterlerim, her türlü
işimi görecek adamlarımla, klimalı salonlarda geçirmek, İstanbul'un
insanı çıldırtan trafiğinde, önümde arkamda eskortlarla ve ben daha
yola çıkarken açılan caddelerde keyfimle gidebilmek için
istiyorum.
Çünkü İstanbul Valisi'nin yaptığı bu, Sayın İçişleri Bakanım..
Niye "Orta terk biri de yapar, bu çok kolay işi" dedim, Sayın
Bakan.. Çünkü kolayladılar. Amaç kenti yönetmek değil, kendilerini
kurtarmak..
Spor dünyanın her yerinde birlik, beraberlik, kardeşlik
aracıdır..
Çin- Amerikan gerilimi sonu dünyayı yok edecek Üçüncü Dünya
Savaşı'na giderken, minnacık bir pinpon topu her şeyin düzelmesini
başlattı. Bilirsiniz..
Samsun, Antalya ve Eskişehir'de olan olaylar, İstanbul'da patlak
vermesin de, rahatı bozulmasın diye İstanbul valisi ne yaptı?.
Fener maçında Kadıköy'e Trabzonluların, Beşiktaş maçında İnönü
Stadına Bursalıların gelmesini yasakladı..
"Yasak hemşerim" demek, dünyanın en kolay düzen sağlama işidir. On
yaşındaki çocuk aklı yeter.. Mekteb-i Mülkiye okumaya falan gerek
yok..