Telefondaki ses ağlamaklıydı.. "Hıncal Bey" diyordu, "Benim iki
kızım var. Biri 12, öteki 6 yaşında.. İki gündür okula
gidemiyorlar.. 'Dolandırıcının kızı' oldukları için.. Madem ben
dolandırıcılık yapmışım, neden bunca zaman mahkemeye gitmemişler
de, şimdi bir gazeteciye konuşmuşlar?. O gazeteci neden beni arama
gereği duymadan bu iddiaları, gerçek gibi haber yapmış?. Köşenizde
'Meslek Kuralları ve Etiği' konusunda adeta ders verdiğiniz için
sizi aradım.."
Anladınız tabii.. Mustafa Uslu'ydu arayan.. Türkiye'yi bu yıl Oscar
Ödülleri, "En İyi Yabancı Film" dalında temsil edecek Ayla filminin
yapımcısı..
Günaydın iki gün üst üste, Uslu hakkında, çok çirkin iddiaları
"Ayla skandalı" başlığı ile haber yapmış ve ben de yapılan işin
yanlışlığını anlatmıştım.
Habercilikte, karşı tarafın da görüşlerini almak, temel kuraldı.
Tek taraflı iddiaları, "Gerçekleşmiş olay" gibi sunmak da meslek
etiğine aykırıydı. Onları yazmıştım.
Ayla, yıllar sonra, Güney Kore'nin hazırladığı bir belgeselle
öğrendiğimiz, gerçek olaya dayanan bir filmdi. Kore savaşlarında
bir astsubayımız gece karlar arasında donmak üzere olan bir küçük
çocuk buluyor, onu alıp karargâha getiriyor ve adeta evlat edinip,
hayatını kurtarıyordu. Ne var ki, yurda gelirken, bürokrasi, o
küçük kızı yanına almasını engellemişti.
"Ayla" adını verdiği o küçük kızla, Süleyman Astsubay, aradan
onlarca yıl geçtikten sonra buluştular.
Yapımcı Mustafa Uslu, o Kore belgeselinden öğrendiği gerçeğe dayalı
bir sinema filmi yapmayı düşündü. Kollar sıvandı. 90 yaşın
üzerindeki Süleyman Astsubay bulundu. Onunla yasal anlaşmalar
yapıldı. Senaryo hazırlandı. Film çekildi. İzleyen uzman gurubu çok
beğendi. Kültür Bakanlığı da "Ayla"yı, 2016 Oscarlarında ülkemizi
temsil etmek üzere seçti.
Ayla, Oscar'da 85 yabancı ülke filmi ile yarışacaktı. Adaylar
arasında, gerçek öyküye dayanan tek film oydu. Günümüzde, Kuzey
Kore gene ortalığı karıştırmaya başladığı, filmin geçtiği dönem
yeniden gündeme geldiği için, Ayla daha Oscar havasına girilmeden
rakiplerinin bir adım önüne geçti. Ekip, oy verecek Akademi
Üyelerinin yaşadığı Los Angeles'te PR çalışmalarına başlamak üzere
çalışırken, Günaydın ekimiz "Skandal" manşeti ile hiç beklenmedik
şekilde devreye girdi.
Mustafa Uslu "Hakkımda yapılan tüm ithamları teker teker çürüten
belgeleri size yollayacağım" dedi, telefonda..
On dakika sonra tüm dosya mailimdeydi.
Uslu'yu itham eden Sebahat Dilbirliği, Süleyman Astsubay'ın
kızıydı. 94 yaşındaki babasıyla arası açıktı. Son on yılda babasına
şiddet uyguladığı iddiası ile karakolluk olmuş, bir defasında
mahkeme, kızın, babasının evine yaklaşmasına yasak koymuştu.. Baba
kız arasındaki anlaşmazlıklar bu tek taraflı karalamaların sebebi
olabilirdi.