Kapıdan girdiğinizde kesif küf kokan, sıraları arasında fareler
dolaşan, kulisi olmadığı için, film göstermekten başka bir işe
yaramayan ve bir daracık sokakta tek başına olduğu için günümüz
sinema seyircisine de artık hitap etmez hale gelip çağdışı kalan
Emek Sineması'na her gittiğimde nasıl üzülürdüm..
Aslında nasıl güzel, nasıl tarihi, nasıl benzersiz bir salondu.
Tıpkı Kadıköy Süreyya gibi.. Opera binası olarak yaptırılan
Süreyya, o muhteşem süslemelerine rağmen önce sinema, sonra odun
deposu olmuştu bilir misiniz?.
Ve de Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk tarafından kurtarılmış
ve AKM'si polis karakolu olan İstanbul'a bir minik ama, hem güzel,
hem de fevkalade işlevsel bir tarihi salon yeniden
kazandırılmıştı.
Beyoğlu Belediyesi de, Emek'i tarihi görkemli günlerine, hem de
çağa uyarak, çağdaşlaştırarak döndürme kararı aldı.
Gene tarihi Büyük Kulüp binasının Grand Pera olarak dönüştürülmesi
ile birleştirildi proje.. Ara sokaktaki daracık kulissiz sinemanın
girişi, İstiklal Caddesi'ne alındı. En son inşaat sırasında
görmüştüm.