Her gün birbirinin benzeri, hatta ayni tatsız haberlerle
uyanmak, bütün günü öyle yaşamak..
Ertesi güne gene ayni haberlerle uyanacağını bilmek..
Tatsız günler yaşıyoruz.
Kesin.. Bu ülkede bir numara Cumhurbaşkanı'ndan, en numarasız,
sokakta yatıp kalkan evsize dek "Mutlu" bir insan olduğunu
söyleyebilir miyiz?.
Bir yanda terör, şehitler, düşük yoğunlukludan apaçık savaşa doğru
giden gelişmeler.. Şehitler, yaralılar.. Öte yandan dalga dalga
baskınlar, göz altılar, tutuklamalar..
İçinizde "Barış, huzur dolu günler"i özlemeyen var mı?.
İşte o günlere ne kadar çabuk ulaşmak istiyorsak, o kadar
soğukkanlı, o kadar sabırlı ve o kadar sessiz olmamız gerek.
Bir düşünün.. O karşılıklı konuşmalar, nerdeyse küfüre varan
medyatik yazışmalar güzel günlere ulaşmamızı hızlandırır mı
sanıyorsunuz?.
Geciktireceği kesin..
O zaman hiç değilse sessiz kalmak en iyisi değil mi?.
Bakın ülke bir sırat köprüsünden geçiyor..
Kimin kusuru, kimin kabahati şu anda onu tartışma zamanı değil,
çünkü o tartışma da, amaçları ortalığı mümkün olduğu kadar
karıştırmak olan hainlerin ekmeğine yağ sürüyor.. Evvela belayı def
edelim.
Sonra hesap soracak aylar yıllarımız olacak, birbirimizden..
Sorum şu?.
Bu ülkeyi örümcek ağı gibi sarmış, devleti nerdeyse ele geçirmiş
Fetö'cüler temizlendi mi?.