Dalga bir kuyu kayık bir kova!
Çıkıyor kayık iniyor kayık, devrilen bir atın sırtından inip,
şahlanan bir ata biniyor kayık" diyordu, daha açılır açılmaz insanı
etkileyen, büyüleyen sahnede Hakan Gerçek..
O loş ama çarpıcı dekorun içinde oturuyordu Hakan.. Yanında da
Bülent Emin Yarar ve Metin Belgin.
Daldım gittim, ezber bildiğim bu dizeleri Hakan'la birlikte
mırıldanırken.. Yılların, yılların gerisine gittim.. Gene böyle bir
masada, gene üç kişi vardı.. Babam.. Aslan Amca.. Ahmet Amca..
Annem nefis bir çilingir sofrası hazırlamıştı her cumartesi gecesi
olduğu gibi.. İçki olduğu için ağbim ve ben oturmazdık. Çok küçük
çocuklarız ya Bandırma'da.. Ama çıtır çıtır yanan sobanın orda
oturur, dinlerdik masayı.. Üç hem de nasıl müthiş Türk
Milliyetçisi, Uluç, Türkeş ve Ellezoğlu, kadehlerinden birer yudum
alırken, Nâzım okumaya başlarlardı..