Bayram sabahı bomboş yollardan geçip gazeteye geldim..
Kafamda üç isim var.. Onları yazacağım..
Bana bu ülkenin insanı olma gururu yaşatan üç isim.. Bahar Bayramı
sabahı büyük umutlarla uyanmamı, gururla gazeteye koşmamı sağlayan
üç isim.. Üç kahraman!.
Taner Çebi!. Duru Önhon.. İdil Olğar!.
Taner Çebi itfaiyeci şehidimiz.
Pazartesi öğleden sonra toprağa verdik.. Muhteşem bir adam..
Kaç yangından kaç kişiyi hangi koşullarda kurtardı?. Amerika'da
olsa hayatı film olmuştu.
Taner'in son gittiği yangın Sultan Ahmet'te bir otel oldu.
Dumanlara boğulmuş otele dalıp üç Fransız'ı, hayatında görmediği,
bir daha da görmeyeceği üç yabancıyı kucaklayıp çıkarıyor.
Dördüncüyü kurtarmak için tekrar dalıyor. Bu sırada dumandan
boğulmasını önleyecek maskesi düşüyor. Yapacağı iki şey var.
Kendini dışarı atmak, ya da ölümcül riski göze alıp, üç adım ötede
yerde yatan dördüncü turisti de kurtarmak!.
Taner ikinciyi tercih ediyor. Öldürücü karbon monoksit gazını
maskesiz teneffüs ederek o dördüncüyü de kucaklıyor ve dışarı
çıkarıyor, ama biraz sonra fenalaşıyor. Hastaneye kaldırıyorlar.. O
kadar çok karbon monoksit yutmuş ki, kurtaramıyorlar.
Taner'in yaptığını "Görev aşkı" ile izah etmek mümkün değil..
O insan!. Yaptığı, canı pahasına "İnsanlık!." İşte benim kahramanım
bu!.
Taner Çebi, bu ülkenin isimsiz kahramanlarından aslında..
Van Depreminde o.. Hayatlar kurtarmış..
Soma, Çaycuma Maden Facialarında o.. Hayatlar kurtarmış. Makedonya,
Nepal, Bosna sel felaketlerinde o.. Hayatlar kurtarmış..
Bu hayat film olmaz mı?.
Ülkeler olmayan kahramanlar yaratırlar, "Bir millet yaratmak"
için.. Biz olanın kıymetini bilmiyoruz..
Taner'in cenazesinde, İstanbul Belediye Başkanı var sadece..
İtfaiye ona bağlı ya.. Görev icabı gitmiş işte..
Başka?.
Vali bile yok.. Haber kanalları doğru dürüst yayınlama gereği
duymadılar cenaze törenini..
Ana haberler geçiştirdi..
Ülkemin gururu olan Taner'in.
Akşam, yarınlar için umutlarımızın oldu..
Duru'yla İdil..
İki gencecik kemancı.. İki geleceğin yıldızı..
Milli Reasürans'taydılar.. Ben de ordaydım. Geceye gelen tek gazeteci olarak.. Bir foto muhabiri bile yoktu etrafta.. Hem de daha dün "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" iken..
Bayramı palavralarla geçiştiren medyamız, Atamızın Cumhuriyeti emanet ettiği gençlere zerre kadar itibar etmiyor, zerre ilgi, zerre sevgi göstermiyor, aslında..
Çin'de iki ay evvel olmuş bir feci trafik kazasını "Şimdi elimize geçti" diye ana haberde yayınlayan, ana haberleri, bölücü, parçalayıcı polemikler ve dehşet şiddet görüntüleri ile doldurup reyting yapacağını sanan sözüm ona anchormanler böylesi bir muhteşem olayın farkında bile olmuyorlar.
"Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir" diyen Ata'ya rağmen..
"Efendiler her şey olabilirsiniz, ama sanatçı olamazsın" diyen Mustafa Kemal'e rağmen, yarınların dünya çapında gururu gençler, aç gözlü reytingciler için haber değil..
12 yaşındaki Duru ve İdil'i dinlemeye doyamadık.
Salonda kopan alkışları, finalde tutulan tempoları orda olmalı ve görmeliydi, kendini gazeteci, kendini bu vatanın evladı sananlar..
Duru bir Massenet çaldı.. Meditation.. Yani resmen meditasyon yazmış adam. Duru nasıl seslendirdi anlatmam mümkün değil.. Yedi kat göklere uçtum gitti..
"İn" dedi bana, finalde Bartok'un Romen Danslarıyla.. Nasıl neşeli, nasıl coşkulu.. Duru, şimdiden virtüöz!.
İdil, Şeytanın Kemancısı Paganini'de nasıl bir klas gösterisi yaptı..
Ardından Manuel de Falla.. İspanyol Dansı..
Caner'le "Ole" diye ayağa fırlamamak için kendimizi zor tuttuk. Türk sanatına dünya çapında iki virtüöz geliyor..
Bu isimleri bir kenara siz yazın. Gazeteler yazmaz çünkü..
Yazın ve bir kenara koyun..
Tarih olan Taner Çebi..
Tarih yazacak Duru ve İdil!.
"Ne mutlu Türküm diyene" demişti Atam..
"Ne mutlu bana, Taner, Duru ve İdil'le ayni millettenim" diyorum, ben!.
.............................
Son dakika notu: Akşam üzeri eve geldim.
NTV'de Gece Gündüz programı ve karşımda İdil.
Sevgili Gülay Afşar kardeşim görüntülü harika bir haber yapmış. Teşekkürler.