Bir ülkede devlet koyduğu yasakları üç gün bile uygulayamıyorsa,
uygulama niyetinde dahi görünmüyorsa, o ülkede anarşi doğar.. Her
konuda doğar..
İşte trafik en başta.. Uygar dünyada trafik terörünün en yaygın
olduğu ülkede yaşıyoruz. Herkes ama herkes başına buyruk.. Çünkü
herkes ama herkes, devletin zerre umursamadığını
görüyor..
Mavi üzerinde çapraz kırmızı "Duraklamak bile yasak" demek. O
levhayı oraya diken devlet.. Tam da o levhanın altına "Ferman
padişahın, yollar bizimdir" der gibi hem de duble park etmiş,
sabahtan akşama duran, yandaki dükkânın patron arabaları.. Ve de
sabahtan akşama o duble parkın önünden en az on defa geçip de,
görmezden gelip giden trafik ekipleri..
Yazdım.. atv ile program yapıp, ekranda gösterdim..
Ne oldu bilir misiniz?.
Ekipler gittiler ve arabaların sahiplerine "Özür dileriz" dediler..
"Bugün kaldırmanız lazım. Hıncal Uluç yazdı da.."
Trafik polisi çaprazın altına duble park etmiş arabaların
sahiplerinden niye özür diler..
"Rüşvet alıyor da ondan.."
Başka sebep gelir mi, vatandaşın aklına..
Bunu da yazdım.
Ama İstanbul'da vali yok.. İstanbul'da Emniyet Müdürü yok..
İstanbul'da Trafik Müdürü yok.. Ülkede İçişleri Bakanı yok
aslında.. Rezillik aynen devam ediyor, ayni yerlerde..
O zaman, direksiyondaki vatandaş terörist olmasın da ne
olsun?.
Cep telefonlarımızı hem de bu ülkede suç olan kumarhaneler dahil,
izinsiz reklam bombardımanlarına tutanlara karşı savaş açtık.
Sonunda "Yasak" yasası çıktı.. Değişen bir şey yok.. "Efendim,
yönetmelik olmadan uygulama olmaz" dediler. Yönetmelik de çıktı
geçen hafta.. Ve çıkar çıkmaz da, sözleşmiş gibi yağmur başladı..
Gösteri yapacaklar ya, "Bize yasak, yönetmelik sökmez"
diye..