İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun oturma eylemi yaptıkları için
biber gazı sıkılarak derdest edilen yaşlı kadınları anlatırken
"Anneliğin teröre kılıf yapılmasına göz mü yummalıydık" dediği gün,
İzmir'de bir düğünde, "Halay" yüzünden çıkan kavgada silahlar
çekildi. 16 yaralı var..
Peki o silahların düğün evinde işi ne?.
Silahsız düğün var mı ülkemizde..
"Maganda kurşunu" deyip geçiyor medyam.. O maganda kurşunları
yüzünden ölenlerin haddi hesabı yok..
Çoğu da çocuk.. Peki hani mücadele?..
Yaz düğün mevsimi ya, açık havada..
Yahu kaleşler sıkılıyor.. Tarakalar gırla gidiyor. Ekranda
izliyoruz dehşet içinde..
Ertesi gün gazetelerde okuyorum..
Sıkanlar milletvekilleri.. Sıkanlar polisler..
Sıkanlar jandarma astsubayları..
İmam başlatırsa tarakayı, cemaati kim, nasıl durdurur?.
Oturma eylemine "Terör" diyen bakanım, bu görüntüleri izlemiyor, bu
haberleri okumuyor mu acaba?.
Tamam!. İşleri yoğun..
Ama bu bakanlığın bir basın bürosu yok mu, hazırlayıp önüne dosya
halinde koyan!.
Ya o tonla danışman..
Bakan yardımcısı..
"Sayın Bakanım, bu Düğün Magandalarına etkili önlem alma zamanı
geldi" diyecek adam yok mu, koca ve en önemli bakanlıkta..
Sayın Bakanım, Oturma eylemi, protestoların en masumudur. Yani
fikir özgürlüğünü kullanmanın en sessiz, en eylemsizi..
Gidin Washington'a.. Beyaz Saray'ın karşısına..
Her gün, her saatte hemen hemen, Beyaz Saray'ın önündeki kaldırımda
yürüyenler görürsünüz.. Ellerinde tabelalar..
Üzerlerinde neler neler yazılı.. Oturma eylemi yapanlar hep vardır.
Ben bildim bileli vardır.. Trump değil söz konusu.
O eylemler, kimse karışmazsa geçer gider. Kimselerin de pek haberi
olmaz..
Ama yaşlı ve evladını kaybetmiş anneleri, biber gazı sıkıp yaka
paça polis otosuna tıkmaya kalkışırsanız, hem ekranlara, hem baş
sayfalara haber olur.. İşte asıl o zaman teröristlere alet
olursunuz..
Bunu bilen, anlatan bir "Akil adam" da mı yok, etrafınızda Sayın
Bakanım!.
"Teröre kılıf" diyorsunuz da..
Kılıfsız bir terör var ülkemizde.. O da dün gazetelerimizdeydi.
9 günlük Bayram Tatilinde, yollarımızdaki terörün bilançosu..
192 kaza..
147 ölü..
702 yaralı.
O 147, kaza yerinde ölü bulunanlar..
Hastanede hayatını kaybedenler yok.. İzlense, yazılsa, 200'e
yaklaşır, belki de geçer..
Niye bunca kaza!.
Kaza değil, cinayet çünkü..
Çünkü bu ülkede kimse ama kimse kural tanımıyor.. "Ferman padişahın
dağlar bizimdir" demiş, Dadaloğlu.. Yollarda Ferman bile yok..
Üç otuz paralık ceza kimin umurunda Sayın Bakanım.. Kırk yılda bir
yakalanacaksın da, 108 lira kesecekler..
100 lira Bebek'te vale bahşişi yahu..
Bir ülkede kimsede "Yakalanma Korkusu" olmazsa, terör o zaman olur,
asıl..
Yollarımızın hali bu..
PKK yola bomba döşüyormuş?. 9 günde 200 kişi öldürebiliyor mu o
alçaklar yollarda?.
Etkili, "Yakalanma Korkusu"nu yüreklere kazıyacak bir Ceza Sistemi
hazırlayıp Meclis'e sundunuz mu, Sayın Bakanım?.
"Ey Milletvekilleri, trafik terörünü önlemenin yolu cezaları yürek
yakan hale getirmekten geçer. Ceza yürek yakmalı ki, yüreklerimiz
yakınlarımızın acıları ile yanmasın" dediniz mi?.
Son sorum Sayın Bakanım..
Forsunuz yaşlı annelere mi yetiyor sadece?.