Bugünküler, onun adını bile bilmez.. Ama benim kuşağımın
efsanesiydi. Çünkü bütün gençlerin gözbebeğiydi.
Önce Milliyet Gazetesinde haftalık "Müzik" sayfası ile başlamıştı
işe. Ülkenin ilk ciddi plak listelerini o sayfada görürdük. Büyük
kentlerin en büyük plakçılarından alırdı satış rakamlarını ve en
gerçekçi listeyi yapardı. İlgi o kadar büyük oldu ki, o sayfa,
efsane gençlik dergisi Hey'e dönüştü. Bu defa Genel Yayın
Müdürü'ydü. Deneyimli bir gazeteci ve dergici olarak söyleyeyim..
Türkiye'de bir daha Hey düzeyinde bir haftalık gençlik dergisi
yayınlanmadı.
Ardından ülkeyi kasıp kavuran, Türkiye'ye bir yığın müzisyen,
yıldız armağan eden "Türkiye Liselerarası Hafif Müzik Yarışması"nı
kurdu.
Onu en iyi tanıyanlardan biriyim..
Çünkü kuzenimdi. Üniversite yıllarımda, yazları İstanbul'a gelir,
onda kalırdım.
Moda'da.. O yıllar İstanbul'un en güzel, en "Moda" semtinde..
Dünyanın en güzel kahvaltılarını hazırlar, o kahvaltılara en ünlü
sanatçıları davet ederdi. Ankaralı bir genç için ne demek, bir
düşünün..
İstanbul yaşamını en iyi bilenlerdendi.
Harika günler geceler yaşadık, onunla..
Şimdi nerden çıktı bunlar, diyeceksiniz..
Bir mektup aldım, yıllanmış dostlardan biri, gazeteci Hulusi Tunca
yazmış..
"Hıncal Ağabey, biliyor musun, Doğan Ağabey, geçen hafta 80 yaşına
bastı" diyordu.. Yıllarca kardeş gibi yaşadığımız kuzenimin doğum
gününü bana Hulusi hatırlatıyor, iyi mi?.